DOLAR

36,6151$% 0.06

EURO

39,8358% -0.15

STERLİN

47,4343£% -0.03

GRAM ALTIN

3.511,13%1,74

ÇEYREK ALTIN

5.755,00%1,24

BİTCOİN

2935541฿%-3.20196

Konya AÇIK 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Ekonomik Çöküş ve Yabancı Paranın Önlenemez Yükselişi

Bir tarım ülkesinde tarım yok edilir, Ülkemizin ihraç ürünleri buğday ve mısır dâhil bütün tarım ürünlerinin ithaline başlanırsa; hayvancılık büyük darbe yer, ihraç ettiğimiz et ve hayvanlardan elde edilen süt ve süt ürünleri ülke tüketimini karşılayamaz boyuta gelir, et ürünleri canlı hayvan veya Karkas et olarak ithalata geçilirse, ithalât ihracatı kat kat geçmiş ve gıda ithalâtı yanında lüks tüketim maddelerinin ithalâtına talep artmışsa;

 

Ülkede gelir dağılımında büyük dengesizlik oluşmuş, ekonomi tam manâsıyla çöküntüye girmişse, o ülkede Euro’nun yükselişinin de önüne geçilemez, Doların da yükselişi önlenemez.

 

Bir ülkede bütçe açık dengesi sadece dolaylı veya dolaysız vergilerin arttırılmasıyla düzenlenemez.

 

Halk, ticaret erbabı ve tüm tüccar vergi yükü altında o kadar ezilmiştir ki, iflâslar ve işsizlik artmış, ülkenin demografik yapısı, denetimi eksik bir şekilde göçler ve sığınmacılar ile değiştirilmiş, halkın en az %30’u devletten aldığı sadaka ile geçinir duruma getirilmiştir. Oysa devletin SOSYAL DEVLET olması esastır, SADAKA DEVLETİ değil.

 

Yalova depreminden sonra ek vergiler kondu ve kalıcı hale getirildi. Fakat sorun vergilerin toplanma amacına uygun kullanılmamasındadır.

Vergiler denetimsiz ve plânsız bir şekilde harcanmakta ve tahsisinde sadece belli gruplar ve kişilere kazanç sağlanmaktadır.

 

Bir ülkenin sağlıklı büyümesinde ve refaha ulaşmasında PLÂNLAMA ve DENETİM en önemli unsurlardır. Fakat ne garip ve ne kadar yanlıştır ki bu ülkede DEVLET PLÂNLAMA TEŞKİLÂTI da, BAŞBAKANLIK DENETLEME KURUMU da, MALİYE BAKANLIĞI HESAP UZMANLARI KURULU da kapatılmıştır. Devlet böylece gerçek uzmanlarca planlamasız ve denetimsiz bırakılmıştır. Hâlbuki ülkemizin başarılı siyasetçilerinin çoğunluğu Devlet Plânlama Teşkilâtında yetişmişlerdi.

 

Bugünlere birden gelinmedi. Sistemli ve programlı bir şekilde bu günler plânlandı. Vatandaşa öyle bir subniminal mesajlar verildi ve seçmen sn. Cumhurbaşkanının “Ben Ekonomistim” beyanına o kadar ikna edildi ki, bugünün muhalifleri(!) o dönemlerin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, dönemin Maliye Bakanı Ali Babacan da bugünlere getiren ekonomik programın yanındaydı. Hatta bugün kurtarıcı görülen Mehmet Şimşek de bu ekonominin kurgucularıydı. Cumhuriyet döneminde Saray ekonomisi ve itibarın Sarayın ihtişamında arandığı ve halen aynı zihniyetle devam eden bir dönemdi bu.

 

Vatandaşın yandaşlaştırılan bir bölümü, dolar, döviz yükselirken, “beni etkilemez, ben maaşımı Türk parası ile alıyorum” diyordu. Bunu bir soru olarak bir zamanlar basının Amiral gemisi olan bir gazetenin şimdiki sandalcıbaşı görevindeki AHMET HAKAN’a soran  maliye Bakanı damat beyin karşısında kıkır kılır gülerek tasvip ediyordu sevgili Ahmet Hakan, yine bir kısım aynı vatandaş grubu, “benzin fiyatının artması beni etkilemez, ben her zaman 50 Tl.lik benzin alıyorum diye yorumluyordu benzin ve motorine gelen zamları.

 

AKP gençliği televizyon kanallarından birbirine canlı MEŞAZ lar gönderiyordu, “ben tatmin oldum, sen de oldu isen ve mezaşımı aldı isen mezaj gönder Arif Kardeşim”  diye. Arif kardeş de meşazı  aldığını bildiriyor ve aynı Meşazı bi başka  İrfan kardeşine iletiyordu.

 

Bugün Türkiye ekonomisi freni boşalmış bir kamyon gibi yokuş aşağı seyretmektedir. Direksiyonda Mehmet Şimşek’in olması hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Zira, göründüğü kadarı ile direksiyon başında bulunan kişinin inisiyatif kullanma yetkisi yoktur.

 

Kaldı ki, MEHMET ŞİMŞEK, FRENE BASMAK’tan bahsetmektedir ama, frene basmaktan maksat sadece halkın tasarruf etmesine endekslenmektedir. Değilse Devletin tasarruf tedbirinden hiç bahsedilmemektedir.

 

Frene kaygan zeminde sert basılırsa araba takla atar. Bir aracın hızı, kasa ağırlığı ve fren kuvveti dengeli olmalıdır. Aksi takdirde fren tertibatı hızı kesip aracı durduramaz. Kaza kaçınılmaz olur.

 

Bir Devlette oto kontrol ve şeffaflık yok olmuşsa, Adalete de güven kalmamış ise, bu ülkede doların yükselişi de durdurulamaz, Altının yükselişi de durdurulamaz. Türkiye’nin bu gidişi gidiş değildir. Yazık oluyor ülkemize..

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

14 Mart

HIZLI YORUM YAP