37,9783$% -0.02
41,2031€% 0
49,2106£% -0.08
3.798,67%-0,01
6.246,00%0,03
3234773฿%3.13343
31 Mart 2025 Pazartesi
Siyaset Her Yeri Sardı, Çözüm Gerçek Demokrasi
Cumhuriyet-Demokrasi- Hukuk Devleti Tek Bayrak- Tek Millet
10 Kasım ve Kasımpatı Kokuları
SAĞLIKLI YAŞAMAK SAĞLIKLI YAŞLANMAK
BAYRAM
Orta Asya'dan Dünyaya: Türklerin İz Bırakan Yolculuğu
Cumhuriyet Gazetesi’nin armağanı olarak sunduğu 250 kitabın tamamını okumuştum.Bunlardan bazılarını zaman zaman okurum incelerim. Ne acıdır ki bu kitaplardan bazılarının 2025 yılında bile güncelliğini yitirmediğini ve eğitim olarak gittikçe geriye gittiğimizi, okuma oranının gittikçe azaldığını , ulusal duyguların neredeyse yok olma aşamasına geldiğini anlıyorum.
Bu kitaplardan biri OKTAY AKBAL’a ait . Kitabın adı ; ‘’ ATATÜRK YAŞADI ‘mı’’ .
Hepimizin Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkma konusunda bir öz eleştiri yapmamızı sağlayacak bir bölümünü paylaşacağım.
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Hepiniz anayasayı okuyunuz. Öğrenci , asker,genç,yaşlı ulusun her kişisi anayasayı iyice bellesin.’’
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Benim için bir yanda olmak vardır. Bir yandayım ben hep. O da Cumhuriyet’in yanında olmak, Cumhuriyetten yana olmak,toplumsal devrimden yana olmak.’’
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Henüz kurtulmuş değiliz, atılan adımlar, atılması gereken adımların henüz başlangıcıdır. ‘’
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Eski yönetim yabancı sermayenin jandarmalığını yapmıştır. Hayır , biz bunu yapmayacağız.’’
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Güzel vatanımızı yoksulluğa , memleketi yıkıntıya sürükleyen nedenlerin içinde en güçlü , en önemlisi , ekonomimizde bağımsız olmamamızdır.
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Memleketimizi bir sömürge haline getirmeye uğraşıyorlar.Elbirliği ile çalışmalıyız.Halka şunları anlatmalıyız!
Kaçırılan fırsatlar, memleketin uğradığı acı olaylar bir tek nedenden doğmuştur. Yurdun ve ulusun ,bir avuç kişinin elinde yemlik olmasından ve ulusal egemenliğin işlememesinden …
Ulusal egemenliğe karşı gelecek en küçük bir saldırıyı yüreklilikle karşılamalı, önlemeliyiz. Bu yolda halkı oturmadan el birliği ile uyandırıp, bilinçlendirmeliyiz. Halk ulusal egemenliği benimsemeli ve memlekette tek egemen gücün kendisi olduğunu unutmamalıdır.
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Yurttaşlar, kurduğumuz yönetimde tek kişi konuşmaz, konuşma karşılıklı olur, halk yönetimi sözleşmeye , açık konuşmaya dayanır.’’
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz değişimlerin , dönüşümlerin amacı ,Türkiye Cumhuriyeti halkını tam anlamıyla çağdaş ve tam anlamıyla, tam biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerin temel ilkesi budur. ulaştırmaktır.Bu gerçeği kabul edemeyen anlayışları yerle bir etmek zorundayız . Şimdiye değin bu ulusun dimağını paslandıran , uyuşturan bu anlayışta bulunanlar olmuştur.
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki , ulusu yok eden tutsaklaştıran , yıkıp, yoksul bırakan kötülükler, hep dini alet eden , dindar kılığına giren kötülüklerden gelmiştir.
‘ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’’Toplum bilimi bakımından bizim hükümetimizi deyimlemek gerekirse ‘’Halk hükümeti ‘’ der. Toplum bakımından düşündüğümüz zaman, biz hayatını , bağımsızlığını kurtarmak için çalışan emek erleriyiz.Ne olduğumuzu bilelim.Kurtulmak, yaşamak için çalışan , çalışmak zorunda olan bir halkız. Öyleyse her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır.Ama çalışmayla kazanırız bu hakkı.Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını çalışmaktan, çalışmadan uzak geçirmek isteyen insanların , bizim toplumumuz içinde yeri yoktur , hakkı yoktur. O halde söyleyiniz efendiler ! Halkçılık; toplumsal düzenini ,emeğine , haklarına dayandırmak isteyen, toplumcu bir yoldur.
ATATÜRK BÖYLE SESLENİYOR BİZE
‘’ilerleme yolunda duracak değiliz. Dünya ürkütücü coşkun bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?
KEMALİST CUMHURİYETİN KURUCUSUNUN SÖZLERİNİ YENİDEN OKUMAK VE GENÇLERE OKUTMAK ZORUNDAYIZ.
YÖNÜMÜZÜ BULMAK, GERÇEKLERİ GÖRMEK, NEREDEN GELİP, NERELERE SÜRÜKLENDİĞİMİZİ ANLAMAK İÇİN…..
Atatürk her yerde, her toplulukta ve sohbette özellikle beni değil, fikirlerimi gerçekleştirmeye yönelin, demiştir. Başlı başına ve devamlı ilericiliğin canlı kanıtıydı. Ömrünün parolası; hep ileriye, daha ileriye, daha güzele, daha gerçeğe ulaşmaktı.
Gençlere çocuklarınıza onun askerlik yıllarını, Birinci Dünya Savaşı’ndaki çarpıştığı cepheleri, Çanakkale Savaşı’nda; ANAFARTALAR Kahramanı olarak neden anıldığını, Mustafa Kemal varken geçilemez diyerek yenilgiyi kabul eden komutanları, başbakanları anlatın. Padişah ve şürekâsının Çanakkale’yi nasıl düşman gemilerine binlerce şehidi unutup açtığını anlatın.
Kurtuluş Savaşı kazanılmasaydı, bugün Türkiye diye bir devlet ve Türk milleti olmayacaktı. Bunu da anlatın.
Atatürk ‘ün yaveri olan Cevdet Tolga‘dan bir anı:
Atatürk İstanbul’da bulunduğu aylarda akşam yemeklerini PARK Otel ‘de yerdi. Bir akşam geç vakitlere kadar oturuldu. Yemek salonundaki müşterilerde dağılmışlardı. Yalnız bir masada bir aile ile dokuz- on yaşlarında gösteren bir de çocukları vardı.
Çocuk saatlerden beri gözünü kırpmadan Atatürk ‘e bakıyordu. O kadar ki durum Atatürk ‘ün de dikkatini çekmişti. Bana işaret ederek çocuğu yanına getirmemi istemişti.
Gittim. Annesinin, babasının iznini alarak çocuğu Atatürk ‘ün yanına getirdim. Onu yanındaki iskemleye oturttu. Konuşmaya ve sorular sormaya başladı. Çocuğun gözleri Atatürk’te ve serbest cevaplar veriyordu. Sevimli ve zeki bir çocuktu. Atatürk, değişik sorular sordu. Çocuk hepsine cevap verdi. Atatürk çocuğa son bir soru sordu:
Biz hepimiz çocuktan; doktor, avukat, mühendis, yazar… gibi cevaplar beklerken.!
Çocuk; Büyüyünce Atatürk olacağım, Paşam! Demez mi?
Atatürk ‘ün bu cevaptan sevindiği kadar mutlu olduğunu hiç görmemiştim.
ÇOCUĞA, KENDİSİNE BİR DEVLET BAŞKANI TARAFINDAN HEDİYE EDİLEN SAATİ VERDİ.
İŞTE HEPİMİZ TÜRK MİLLETİ’ NE HİZMET EDEBİLMEK VE ATATÜRK ‘ÜN EMANETİNE SAHİP ÇIKABİLMEK İÇİN ÇOCUKLARIMIZA, GENÇLERİMİZE BU RUHU AŞILAMAK ZORUNDAYIZ.
KAYNAK: Kemal Zeki Gençosman ‘’ BENİ HATIRLAYINIZ’’
Bu yazımı TBMM vekillerine armağan ediyorum.
BU YAZIDAN ÖNCE YÜCE MECLİSİN KURTULUŞ SAVAŞI ÖNCESİ VEKİLLERİN, HANGİ SIRALARDA OTURDUKLARINI, HANGİ ŞARTLARDA ÇALIŞTIKLARINI, SAVAŞ ÇIĞLIKLARININ, ANKARA YAKINLARINA KADAR GELDİĞİNDE, MECLİSİN TAŞINMASI İÇİN VERİLEN ÖNERGELERİ VE O MECLİSİN HER ŞEYE RAĞMEN ATATÜRK‘E GÜVENDİĞİNİ, SONUCA ,KUTLU ZAFERE, ULU ÖNDERİNİN YÜREKLİLİĞİ İLE ULAŞTIĞINI UNUTMAYARAK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN , TÜRK MİLLETİ ‘NİN: TEK DİL, TEK DEVLET, TEK BAŞKENT, TEK İSTİKLAL MARŞI VE TEK MİLLET ÜLKÜSÜ İLE AYAKTA SONSUZA KADAR KALACAĞINI UNUTMASINLAR.
Atatürk 1937 yılının Haziran başlarında İstanbul’daydı ve İzmit vapuru ile Karadeniz gezisine hazırlanıyordu.
O sıralarda bir görevle yurt dışında bulunan genel sekreterinin hemen dönmesini istedi. İstanbul’a geldiği gün şu talimatı verdi.
-Çiftliklerimi hemen hazineye devretme işini bir an önce halletmek istiyorum. Sen hemen bu akşam Ankara ‘ya git ve İsmet Paşa ile görüş. Olan malların bir listesini yap. Ayrıca başbakanlığa bir resmi mektup yaz ve kararımı bildir.
Birkaç gün sonra meclis Yaz tatiline girecekti. Atatürk bu kararını gerçekleştirmeye kesin kararlıydı ve buna çok önem veriyordu ve aceleciliği de bundandı.
Nasıl bir sezgi, nasıl bir dürtü ile ki daha hastalığı henüz ortaya çıkmamış iken, bu uğursuz akıbet içine doğmuşçasına, son yıllarda bazı düşüncelerini gerçekleştirmede çok sabırsız davranıyordu.
Ulusça kendisine armağan edilmiş ya da kişisel olarak satın aldığı çiftlikler dahil, bütün varını yoğunu ulusa bırakma kararı bunlardan biriydi.
12 Haziran 1937 günü Büyük Millet Meclisi’nde Atatürk ‘ün mallarını, millete bağışladığı hakkındaki başbakanlık yazısı okunduğunda, bütün milletvekilleri bu yüce davranışı, dakikalarca ayakta alkışladılar ve millet adına şükran duygularını o gün Trabzon’da bulunan Atatürk ‘e, bir telgrafla bildirdiler.
ULU ÖNDER, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN TELGRAFINI ŞU ÜÇ KELİMELİK TELGRAFLA YANITLADI.
‘’YAPILAN BİR GÖREVDİR” ATATÜRK.
Gazi o gün gördüklerinden ve dinlediklerinden memnun ve mutluydu.
-Kışlayı gezerken askerlik damarlarım kabardı. Bir de küçük tatbikat yaptırdım. Çok başarılı oldular. Cumhurbaşkanı, biraz gerilere giderek, 18 yıl öncenin aynı haftalarında Kurtuluş Savaşı’nın bayrağının dalgalandırıldığı ilk günlerde Doğu Anadolu’nun kendisine nasıl bir güvenle bir sıcak gönül cömertliği içinde kucağını açmış olduğunu anlatıyor ve bu bölgede yaşayanlara Doğu Müfettişi Tahsin Uzer’in ve valilerin aracılığıyla yürekten sevgilerini yolluyordu.
Atatürk ‘ün bir ara düşünceye dalması onun çok duygulandığını gösterir. Mutluluğunun asıl kaynağının Türk Milleti’nin temsilcileri olan TBMM üyelerinin kendisine şükran duygularını ileten telgraf olduğu anlaşılır.
‘’ŞU ANDA HAYATIMIN HATIRLAYABİLDİĞİM EN SEVİNÇLİ DAKİKALARINI YAŞIYORUM. YILLARCA ÖNCE DÜŞÜNDÜĞÜM BİR İŞİ, TRABZON’DA TAMAMLAMAK MUKADDERMİŞ.”
Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman‘ı çağırdı.
-Bu geceki duygularımı, Başbakan İsmet İnönü’ye ve onun güzel okuyuşu ile TBMM ile bütün cihan kamuoyuna bildirmek isterim.
BAŞBAKAN İSMET İNÖNÜ-ANKARA
HATIRLARSINIZ , TÜRK KÖYLÜSÜ TÜRK‘ÜN EFENDİSİ OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİM ZAMANI. BEN O EFENDİNİN ARZU VE İRADESİ ALTINDA YILLARDAN BERİ ÇALIŞMIŞ BİR HİZMETLİYİM. ŞİMDİ BENİ ÇOK HEYECANA GETİREN BİR OLAY TÜRK KÖYLÜSÜNE NACİZANE OLSA DA UFAK BİR VAZİFE YAPMIŞ OLDUĞUMDUR. MİLLETİN YÜKSEK TEMSİLCİLER HEYETİ BUNU İYİ GÖRMÜŞ VE KABUL ETMİŞLERSE BENİM İÇİN NE UNUTULMAZ BİR MUTLULUK HATIRASINI BANA VERMİŞLERDİR. BUNDAN DOLAYI ÇOK YÜKSEK ZEVKLE MİLLET, MEMLEKET VE CUMHURİYET HÜKÜMETİNE YAPMAYA MECBUR OLDUĞUM GÖREVLERDEN EN BAŞTA, KARŞISINDA GÖSTERİLMİŞ OLAN TEVECCÜHTEN , NE KADAR DUYGULANDIĞIMI İFADEYE MUKTEDİR DEĞİLİM.
SÖZ KONUSU ARMAĞAN BENİM TÜRK MİLLETİ’NE BENİM ASIL VERMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜM ARMAĞAN KARŞISINDA HİÇBİR DEĞER TAŞIMAZ.
BEN GEREKTİĞİ ZAMAN EN BÜYÜK ARMAĞANIM OLMAK ÜZERE TÜRK MİLLETİ’NE CANIMI VERECEĞİM.
Bu son sözleri yazdırırken o da kendini tutamamıştı. Sesi çatallaşıyordu. Mendilini çıkardı ve gözyaşlarını sildi.
Trabzon uşakları geç saatlerde onu İzmir Vapuru ile uğurladılar.
Onu son uğurlayışları olduğunu kimse bilmiyordu.
BATILISI, DOĞULUSU, KUZEYLİSİ VE GÜNEYLİSİ İLE BİR MİLLET YARATTI. TAM 26 İÇ İSYANLA UĞRAŞTI. BU İSYANCILAR 100 YILDIR VAZGEÇMEDİLER. TÜRK ULUSU BİR VE BÜTÜN OLARAK, EMPERYALİST UŞAKLARINA, ESKİDEN OLDUĞU GİBİ ŞİMDİDE BİR VE BERABER OLARAK KARŞI KOYMAYI BİLECEKTİR.
Kaynak: Kemal Zeki Genç Osman ‘’ BENİ HATIRLAYINIZ’’
Seveni olduğu kadar sevmeyeni de olduğunu biliyordu ATATÜRK!
Atatürk düşmanlığından, Atatürk düşmanlarından söz etmeye gerek yok.
Atatürk gibi saltanatlar deviren, şimdinin emperyalist devletlerinin yerinde olan koskoca imparatorluklara ve işgalci devletlere bir avuç vatansever Türk halkıyla karşı koyan, düşman çizmeleriyle güzel Anadolu’mun topraklarını çiğneyen, kadınlarımıza tecavüz eden, çocukları, minicik bebeleri dipçiklerle delik deşik eden, girdiği köyleri, kasabaları yakan, batıdan doğuya, güneyden kuzeye Anadolu’mu ateş çemberine alan sömürgeci devletlere haddini bildiren, içleri dışları kapkara duygularla dolu, bu güzelim topraklarda yaşayan Türk Milletini, Türk benliğini yok etmeye uğraşan, Türkiye‘yi yüzyılların gerisine atmış tüm kurumların, cemaatlerin, kirli oluşumların tepesine, yumrukların en ağırını indirerek çağdaş bir yaşam sunan bir devrimcinin düşmanı olmaz mı?
Atatürk bunu çok iyi biliyordu.
Atatürk yani Türklerin atası sözünü, dillerinin söyleyemediği, ondan bahsetmek zorunda kalınca ‘’MUSTAFA KEMAL‘’ sözünü kullanarak kinini, düşmanlığını saklayanların çıkacağını da çok iyi biliyordu. Bir akşam yanındakilere aşağıdaki cümlelerle duygularını aktardı:
–BEN BÜTÜN DÜŞMANLARIMI AFFETTİM; ÇÜNKÜ KALBİM VARDIR.
FAKAT DÜŞMANLARIM BENİ AFFETMEYECEKLER ÇÜNKÜ KALPSİZDİRLER.
Bunlar Atatürk’e ters düşmenin Türkiye’ye düşmanlık olduğunu bilerek mi yoksa bilmeyerek mi yapıyorlar? Yıllardır bunu çözemedik.
Gerçekten cumhurbaşkanı olarak attığı son imzalardan biri Kurtuluş Savaşı’na karşı oldukları için yurt dışına çıkarılan yüzellilikleri, bağışlayan kanunun altındadır.
O her defasında beni putlaştırmayın! Benim fikirlerimi, ideallerimi yaşatmanız, devrimlere bağlılığınız yeterlidir! demiştir.
O Türk adını tarih sayfasından silmek isteyenlere, Türk Milleti’ni Anadolu’dan atmak isteyenlere, öz dilini, alfabesini bir başka devletin egemenliği altında yok etmeye uğraşanlara, unutamayacakları bir ders vermiş, Dünya ‘da itibar kazandırmış, üst kimlik ve ana dili Türkçe olarak anayasaya koyarak ulus devlet yaratmıştır.
Herkes iyi düşünsün.
TEK DİL, TEK DEVLET, TEK MİLLET, ULUS DEVLET VE ÜNİTER YAPIDAN AYRILMAK; CANIYLA, KANIYLA BU TOPRAKLARI KORUYAN BİNLERCE ŞEHİTLERE YAPILAN EN BÜYÜK YANLIŞTIR.
YÜCE TÜRK MİLLETİ UNUTMA!
SENİ AYAKTA TUTAN; TEK DİL, TEK DEVLET, TEK MİLLET ÜLKÜSÜDÜR.
Adalet bakanı bir gün, koltuğunun altında kabarık bir dosya, Çankaya’ya Atatürk ‘ün huzuruna çıkmış, sorununu kısaca açıklamıştı.
Galiba İçel’in bir köyünde, bir vatandaşın tepesi atmış, kahvede Atatürk için ileri geri sözler sarf etmişti. Kahvedekiler adamı yakalayıp, jandarmaya teslim etmişler. Karakolda zabıtlar tutulmuş, tanık ifadeleri alınmış, iş savcılığa intikal ettirilmiş. Ancak hakaret davası açılabilmesi için mağdur olan kişinin yani Atatürk’ün kabul etmesi gerekiyordu.
Atatürk adalet bakanını dinledikten sonra:
-‘Ne demiş bu vatandaş benim için?’ diye sordu.
Bakan ellerini ovuşturuyor bir türlü açıklama yapamıyordu.
-Paşam bu kendini bilmezin sözlerini huzurunuzda tekrarlamaya utanırım!
Atatürk gene sordu:
-Peki ben ne yapmışım da bu vatandaş bana söylemeye utandığın sözlerle küfretmiş?
Bakan dosyayı açtı, sayfaları bir bir çevirerek açıklamaya başladı. Dosyaya göre Atatürk bu köylüye bir şey yapmış değildi. Bu fakir vatandaş sigara tiryakisiydi. Bir şekilde tütününü sağlıyor ama bir türlü sigara kağıdı bulamıyordu. Bu yüzdende tütününü gazete kağıdına sarmak zorunda kalıyordu. Bir gün sigarasını yakarken gazete kağıdı tutuşmuş, adamın bıyığı yanmış, suratı kavrulmuştu. Canı yanan köylü de ilgisi var yok düşünmeden veryansın etmişti, Atatürk ‘e….
Durum bundan ibaretti.
Atatürk bu açıklamayı sabırla dinledikten sonra Adalet Bakanı’na sordu:
-Siz hiç gazete kağıdına sarılmış sigara içtiniz mi?
-‘Hayır efendim’ dedi bakan.
-Öyleyse bilmezsiniz. Ben Trablus da iken içmiştim, çok berbat bir şeydir. Adam bana az bile küfretmiş. Siz bunun için köylüyü mahkemeye vereceğinize ona sigarasını sarabileceği kağıdı, insanca yaşamanın koşullarını sağlamaya bakın.
Ve kapattırdı dosyayı..
HALKA HİZMET ETME SÖZLERİ İLE SEÇİLEN BİR SİYASETÇİ, KENDİSİNİ HAKLI YA DA HAKSIZ ELEŞTİREN VATANDAŞINA KİN GÜTMEZ, MAHKEMELERDE SÜRÜNDÜRMEZ, HAKSIZ DAVALAR AÇIP, O HAKSIZ PARALARI ALMAZ, İNSANLARIN GELECEĞİ İLE OYNAMAZ.
SADECE ÜLKE İNSANININ YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRMANIN YOLLARINI ARAR.
HER KONUŞMASI, HER MESAJI, HER DAVRANIŞI, SADECE ÜLKEMİZDEKİ SİYASETÇİLERE DEĞİL DÜNYA SİYASETÇİLERİNE DE ÖRNEK OLAN ATATÜRKÜMÜZ’ÜN, DEĞERİNİ BİLMEDİK. BAŞIMIZA GELENLERİ, GELECEK OLANLARI ULUSCA HAK ETTİK.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.