Kızören Hanı/Obruk Han Museum Hotel’de Neden Kalınır?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

1

Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan hanlardan biri olan Kızören Hanı’nın  yeni rolüyle bugünle kavuşmasında büyük ihtimalle yanı başında duran Obruk gölünün etkisi büyüktür. Belki de bu göl yüzünden bu han seçilmiştir. Hanın eski mimarisinde göle açılan arka kapısından hanın ihtiyacı olan su karşılanmış ve pratik bir ‘su’ya ulaşım sağlanmıştır.

İlk yapıldığı zamanlarda, obruk gölünün suyu elini uzatabileceğin kadar yakındır. Maalesef bugün o su epey derinlere çekilmiş, uzaklaşmıştır. Gökyüzünün altında derinlerde bir ayna efekti yaratmaktadır.

Bugün, hanın arkadaki göle açılan kapısı yoktur. Bugünkü koşullarda bu tür bir camdan duvar olsaydı büyük ihtimalle hanın sulu kısmı gözükmeyecek ancak devasa çukur kısmı gözükecekti.

Bugün pek çok han restore edilse de müze ve hediyelik eşya satılan yerler olmaktan pek ileri gidememiştir. Bu nedenle Kızören Han’ı başka bir kimlikle ve yaşayan bir hana dönüşmesi itibariyle çok değerlidir. Ayrıca dünyanın başka bölgelerinden gelen misafirlere hitap edebilecek bir donanımda oluşu da onu yerel algıların dışında uluslararası algılara seslenebilen bir yer yapmıştır.

Hanın tanıtımında, bu yeni varlığının fikir mimarı turizmci Cem Kınay’ın iyi bir tespitini de burada anmak yerinde olur: “Bu yer, dünyadaki benzer düşünen ruhlarla derin bağlar kurmanızı sağlayacak.”

“Obruk Han Museum Hotel’de   konaklamak, doğanın kucağında zamanın durduğu bir masala adım atmaktır.”

Kız ören Hanı, İpek Yolu güzergahındaki turizm rotalarında hareket eden turist kafilelerinin yine uğrak yeri olacak ancak bu sefer sadece fotoğraflar çekilip gidilen bir ören yeri değil, içine girilip mola verilen ,içinde soluklanılıp, çay , kahve içilebilen, yemek yenilebilen  de bir yer olarak, birçok tur programına alınan bir güzergah olacaktır.

Ayrıca Tat ve Koku müzesi işlevleri ile de yeni deneyimler sunmaya adaydır.

MİSTİK ANLAMLAR ,ÖZLEMLER

Han, bir konut olduğu kadar bir felsefedir. Aslında yoldan geçenlerin konaklayıp daha sonra  yola devam ettiği bir bağlamda olsa da aslında yoldan vaz geçenlerin, yola devam etmek istemeyenlerin de durup  kalacakları yerler olabilir hanlar. Hanlar bazen inziva yerleridir. Kaçış noktalarıdır. Kimileri bilerek yolunu oraya düşürür. Dünyadan uzak ama kendisi de dünya olan bir yer, zamandır han.

Selçuklu sultanları çoğu zaman büyük ve görkemli saraylarında değil, kozmosu derinden hissettikleri han ve çadırlarda kalmışlar; yeryüzünden, gökyüzünden kopmamışlardır. (Saray Ve Kozmos/Selçukluların Muhteşem Çağı, Yapı Kredi Yay.)

Hanlara özel ilgisi olanlar,  Selçuklu sanatına merak duyanlar, fotoğraf meraklıları, bozkırın ortasında uyanmak isteyenler, Kalın han duvarlarını ve devşirme taşları özleyenler, Kızören mezarlığının   ölümsüzlük algısına  ilgi duyanlar, kütüphanesinde kitap okumak isteyen entelektüeller, karda yağmurda  handa kalmak isteyenler, ressamlar, obruk yaylalarını merak edenler, parlak yıldız gözlemcileri…Dünyanın geri kalanını dışarda bırakmaya hazır olanlar.

Sultan Melikşah’ın yıldız bilgini  Ömer Hayyam‘ın rubailerini ezbere bilenler.

Konya merkezde değil ıssızlığın ortasında kalmak isteyenler. Gölün devasa boşluğunda, derine çekilen   suları üstünde uçan kuşların sesini dinlemek isteyenler, ‘Ramsar Alan’ kavramının izini takip edenler.

İhtiyaçlarını sorgulayanlar. Yağmurdan Önce ( Before Rain) filmindeki dünyayı anımsayanlar.

Kervanını yolda kurmak isteyenler. Yola çıkanlar.

Ruhunu, ruhumun yanına park et! Dünyadaki benzer düşünen ruhlarla derin bağlar kurmak isteyenler.

Bu hana buyrun!