Türk futbolu her geçen gün yeni bir skandala sahne oluyor. Ancak Kayserispor – Konyaspor maçında yaşananlar, bu oyunun artık sadece sahada oynanmadığını bir kez daha gösterdi. Konyaspor’un Keita ile bulduğu nizami gol, elle çizilen bir ofsayt çizgisiyle iptal edildi. Futbol tarihimize kara bir leke daha sürüldü!
YARI OTOMATİK OFSAYT SİSTEMİ ÇÖKTÜ!
Teknolojinin futbola adalet getirmesi beklenirken, bizde işler tam tersine işliyor. Yarı otomatik ofsayt sisteminin çökmesiyle VAR odasında elle çizgi çekildi. Milimetrelerle Keita’nın ofsaytta olduğu iddia edildi ve Konyaspor’un emeği bir kalemde silindi. Peki, bu kararın bilimsel bir dayanağı var mı? Ya da hakemler, elle çizdikleri çizginin adil olduğunu gerçekten düşünüyor mu?
İTİRAZLAR YOK SAYILDI!
Bu kararın ardından Konyaspor kenar yönetimi adeta sinir krizi geçirdi. Teknik ekip ve futbolcular, haklı olarak itirazlarını dile getirdi. Ancak her zamanki gibi sesimiz duyulmadı. Adalet bir kez daha güçlüden yana işledi.
KONYASPOR’UN HAKKI YENDİ!
Konyaspor, maç boyunca belki istenen oyunu oynayamadı ama sahada mücadeleyi hiç bırakmadı. Aleksic ve Kramer’in golleriyle maça tutundu. Ancak hakem kararları ve sistem hataları yüzünden alın terimiz hiçe sayıldı.
BU SKANDAL UNUTULMAYACAK!
Türk futbolunda adalet ne zaman sağlanacak? Hakem hataları ne zaman son bulacak? Eğer bir sistem çöküyorsa, neden devreye alınmaya devam ediliyor? Futbol, hatalar oyunudur ama bu hatalar hep aynı takımların aleyhine mi yapılmalı?
Konyaspor, sahada kazandı ama masa başında kaybettirildi.
Bu yazıyı tarihe not düşüyorum: Eğer Türk futbolu gerçekten ileri gitmek istiyorsa, önce adaleti sağlamalı! Yoksa bu oyunun artık bir anlamı kalmayacak.
Türkiye’de Beşiktaş ile Maccabi Tel Aviv arasında oynanması planlanan UEFA Avrupa Ligi maçının tarafsız bir ülkeye taşınması, ilk bakışta taraftarları üzecek bir karar gibi görünebilir. Ancak ülkemizin güvenlik bürokrasisinin aldığı bu kararı desteklememiz gerektiğine inanıyorum. Bu karar, yalnızca Beşiktaş taraftarlarının veya Türk spor kamuoyunun değil, ülkemizin uluslararası arenadaki güvenliği ve imajı açısından da son derece doğru bir adımdır.
Provokasyon Riskini Ortadan Kaldırmak: İhtiyatlı Bir Adım
Bölgesel ve küresel gerginliklerin giderek arttığı bir ortamda, özellikle iki ülkenin takımlarının karşı karşıya gelmesi, tarafların hassasiyetlerini hedef alan provokatif eylemleri teşvik edebilir. Türkiye’de oynanacak bu maçta, provokasyon amaçlayan grupların veya dış unsurların kendi amaçları doğrultusunda bir gerilim yaratma çabası kaçınılmaz olabilir. Özellikle İsrail gizli servislerinin veya farklı yapıların maç sırasında ya da çevresinde gerilim yaratması, ardından bu durumu dünyaya kendilerini mağdur bir konumda göstererek duyurması olasıdır. Böyle bir senaryo Türkiye’yi dünya kamuoyu karşısında haksız ve zor bir durumda bırakabilir.
Bunun ötesinde, ülkemizle İsrail arasındaki ilişkiler dikkate alındığında, böylesi bir karşılaşma uluslararası siyasetin karışıklıklarına alet edilebilir. Bu durumda, Türkiye’nin itibarı ve Beşiktaş’ın imajı zedelenebilir. Dolayısıyla bu maçın tarafsız bir ülkede oynanması, yalnızca takımların değil, iki ülkenin de hassasiyetlerini gözeten son derece ihtiyatlı bir yaklaşımdır.
Devletimizin İsabetli Kararı: Güvenlik ve İtibar Korunuyor
Güvenlik bürokrasimizin bu konudaki proaktif tavrını desteklememiz gerekiyor. Türkiye, kendi taraftarını ve futbol camiasını her zaman koruma sorumluluğunu hissetmiştir; ancak sadece kendi taraftarlarının değil, aynı zamanda uluslararası misafirlerin güvenliğini sağlamak, uluslararası arenadaki itibarımız için de önemlidir. Bu bakımdan alınan karar, ülkemizin provokasyonlara zemin hazırlayan bir gündemle meşgul olmasının önüne geçilmesi adına oldukça değerlidir.
Beşiktaş: Nerede Olursa Olsun Mücadelesini Verecek
Beşiktaş camiası, “şerefiyle oynayıp hakkıyla kazanma” düsturuyla tanınan bir topluluk olarak, her şart altında sahaya çıkar ve en iyi mücadeleyi gösterir. Maçın tarafsız bir ülkede oynanması, siyah beyazlı kulübün başarı hedefini değiştirmeyecektir. Beşiktaş, yalnızca taraftarlarının değil, tüm Türkiye’nin gururla izlediği bir takım olarak, ülkemizi en iyi şekilde temsil edecektir. Bu noktada, hem kulübün hem de taraftarların devletimizin aldığı kararın arkasında durarak sağduyulu bir duruş sergilemesi, Beşiktaş’ın büyüklüğüne de yakışır bir tutum olacaktır.
Sonuç olarak, Türk devleti, Beşiktaş-Maccabi Tel Aviv maçını tarafsız bir ülkede oynatma kararını alarak, doğru ve ileri görüşlü bir adım atmıştır. Bu karar, yalnızca güvenliği sağlamakla kalmayıp, ülkemizin itibarını koruma noktasında da büyük bir anlam taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, sportif başarılar kadar, bu tür stratejik kararlar da ulusal menfaatlerin korunması adına önemlidir.
Ali Çamdalı’nın ayrılığından sonra takımın reaksiyon göstereceğini tahmin ediyordum. Ancak rakip, ligin güçlü ekiplerinden Başakşehir olunca endişelerim de vardı. Güzel bir Pazar gününde oynanan maçın ilgi görmesi sevindiriciydi; fakat stadyum kapılarında yaşanan sıkıntı tüm bu güzelliği gölgeledi. Turnike sistemindeki arıza yüzünden binlerce taraftar mağdur oldu. Yönetim hızlıca müdahale ederek taraftarın mağduriyetini gidermeye çalıştı ve sorumlular hakkında hukuki süreç başlattığını açıkladı. Umarım, önümüzdeki maçlarda buna benzer durumlar yaşanmaz.
Maça dönecek olursak, yeni teknik direktör Recep Uçar kısa sürede elinden gelenin fazlasını yapmış. Kalite olarak daha üst seviyede olan bir rakibe karşı, topu onlara vererek fırsat kollama taktiğini çok doğru buldum; nitekim bu strateji başarılı da oldu. Sezon başından beri “Ali Çamdalı ile bu hikayenin mutlu bitmesi zor” diyorduk. Çamdalı gider gitmez takım canlanmaya başladı. Taraftar ve medya baskısı sonunda doğru hamleyi getirdi.
Recep Uçar gibi bir hocanın nasıl takımsız kaldığına gerçekten anlam vermek güç. Daha ilk maçtan farkını gösterdi. İstekli oyun ve mücadele devam ettikçe puanların geleceğine inanıyorum. Bu galibiyet umarım güzel günlerin başlangıcı olur; takımda gözle görülür bir kıpırdanma var ve zorlu maçlar öncesi bu en büyük umudumuz. Recep hoca takımı tanıdıkça, daha agresif bir oyun yapısı sergileyeceğimizi düşünüyorum. Kazanma isteği, hırs ve rakibe hükmetme duygusu kazandırıldıkça önümüzdeki haftalarda daha nice galibiyetler bizi bekliyor olacak.
Takımın kadro kalitesi lig için yeterli. Asıl sıkıntımız, bu kadroyu yönlendirecek kaliteli bir şefin olmamasıydı. Sağ bek ve 8 numara gibi eksik bölgeler var; ama devre arasına kadar bu açığı kapatmak Recep hocaya düşüyor.
Maçta Yusuf Erdoğan ve Kramer çok farklı oynadı. Yusuf Erdoğan, adeta 40 yıllık Konyalı gibi sahada mücadele etti. Kramer’in açtığı alanlar ve yaptığı koşularla performansını giderek yükseltecektir. Ayrıca, üç gol atan Ndao’yu da tebrik etmek gerek. Ondan beklenen performansı nihayet gösterdi; böyle devam etmesini diliyorum.
Hakem Emre Kargın’ın yönetimine rağmen 3 puanı almayı başardık. Verilen penaltı kararı ise şaşırtıcıydı. Yayıncı kuruluş yorumcusu Deniz Çoban’ın pozisyonu izleyerek “Penaltıyı gerektirecek bir durum yok, VAR iptal etmeliydi” demesi de bunu destekliyor.
Özetle, Recep hocayla gelen bu yeni enerji umut verici. Taraftarın da desteğiyle daha başarılı bir dönem bizi bekliyor.
Fatih Özgökçen’in koltuğa ilk oturmasının üzerinden henüz birkaç ay geçmişken BBN Haber Gazetesinde kaleme aldığım köşe yazısında tehlikeyi fark etmiş ve uyarılarda bulunarak Konyaspor’un bu anlayışla sıkıntılı günler yaşayabileceği öngörüsünde bulunmuştum.
O zaman için bazı çevrelerce bu yazı nedeniyle eleştirilsem ve bozgunculukla suçlansam da ne yazık ki zaman beni haklı çıkardı.
Konyaspor’un geleceği olan Tatlıcak Tesisleri 3 kuruşa peşkeş çekilirken hemen hemen kimsenin sesi çıkmadı bu şehirde.
Hilmi Kulluk döneminde büyük uğraşlarla kulübe kazandırılan, Konyaspor’un şuaınki mevcut
borcunun üzerinde bir bedele ulaşacağı bilinmesine rağmen içleri cız bile etmeden sattılar o araziyi..
Neden cız etsin ki..
Kendi mülkleri değil, Konyaspor’un geleceğini niye düşünsünler.
Bir önceki dönem yönetimi muazzam bir kadro ve teknik heyet bırakmış zaten..
Sorunsuz bir yapı ellerinde, istesekte bozamayız diye düşündüler belki de..
Ama yerle bir ettiler..
Mirası bir yıl içerisinde bitirdiler.
Ve kulübü yönetilemez hale getirdikten sonra da arkalarına bakmadan çekip gittiler.
2 sezon öncesinin şampiyonluk kovalayan kulübünü yere düşürmüşlerdi ve çöküş dönemi başlamıştı.
Kolaylıkla ibra edilen, alkışlarla ve tezahüratlar eşliğinde kongreye hesap vermeden kolayca kaçmışlardı işte.
Zaten sorunun başı Konyaspor’daki kongreler..
Bu delege sistemi değişmeden Konyaspor’un arzulanan yönetimlere kavuşması da çok zor.
Hep bir işaretle gelen yönetimleri ve hesap sorulmadan çekip giden başkanları görmeye devam edeceğiz.
Borç gırtlaktayken gelen Ömer Korkmaz yönetiminin imkansızlıklar içinde çırpındığına şahit olduk.
Büyük fedakarlıklar yaptılar.
Takımın ayakta kalması adına buldular buluşturdular ve gemiyi bir şekilde limana yanaştırdılar.
Ancak bu kadar kötü devre arası dönemi geçireceğimizi hiç hesaplamamıştım.
Yahu yaptığınız ha bir transfer iş yapsın.
6-7 çöp transfer yerine takımı ateşleyecek nitelikle 2 adam alsaydınız inanın bu durumlara düşmezdik.
Pazar akşamı yerin dibine girdim utancımdan.
Mucizevi şekilde ligde kaldık.
3 dakika içinde olan oldu ve hiç hakketmememize rağmen lige tutunduk.
Konyaspor’un lige veda ettiği tüm dönemleri hatırlıyorum.
Bu dönem gibi kötü olduğumuz hiçbir sezon olmamıştı.
Trabzonspor takımını saygıyla selamlıyorum.
Ligde yeri garanti olmasına ve 3 gün önce oynan kupa finalini kaybetmenin üzüntüsüyle son maça çıkılmasına karşın 2 kez mağlup duruma düştükleri maçtaki duruşları takdire şayan..
Teşekkürler Trabzonspor..
Evet sezon tamamlandı ve bir şekilde ligde kalmayı başardık.
Borç gırtlakta ve transfer yasağımız var.
Ömer başkan ve ekibi şimdi ince eleyip sık dokumalı ve kararını kısa sürede vermeli.
Gelecek sezon çok daha çetin olacağı aşikar.
Kendilerine güveniyor ve gerekli finans gücünü sağlarız diyorlarsa kollarını sıvasınlar.
Ancak transferdeki o başarısızlıklara devam edilmesi Konyaspor’un sonu olur.
Unutmayın her sezon bir Trabzonspor bulamazsınız sizi kurtaracak.
Emeklilik sonrası bir süre dinlendikten sonra ne kadar isteseniz de kopamayacağımız mesleğe dönüş yaptık.
25 yıllık meslek yaşantımın büyük bölümünü geçirdiğim Bahçıvanlar ailesine (Yeni Meram Gazetesi) bu kez daha farklı bir projeyle geri döndüm.
Bana Yeni Meram’da çalıştığım süre içerisinde patron değil abilik yapan Ahmet Bahçıvan’ın bizleri heyecanlandıran telefonuyla yeniden aynı çatı altında bira araya geliverdik.
Basılı medyanın artık hükmünü yitirdiği ve çağın çok gerisinde kaldığı bir gerçek.
Artık medya telefonlarda, bilgisayarlarda..
Ahmet Bahçıvan önderliğindeki ekibe dahil olarak gazetecilik mesleğini dijital mecrada yürütmeye çalışacağız.
İnternet haber sitesi ve etkin sosyal medya hesapları ile sizin sesiniz olmak için yola çıktık.
Yazılamayanı yazan, gösterilemeyeni gösteren olmak için mücadele vereceğiz.
Özgün haber içerikleriyle fark yaratmak için çaba göstereceğimize emin olunuz.
Deneyimli bir ekibimiz var.
Emekleme dönemini kısa sürede atlatıp koşar adımlarla Konya ve bölgenin en güçlü haber platformu olma hedefine ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.
AHB Medya, Konya ve ülke basınına hayırlı uğurlu olsun..
News
