DOLAR

37,9750$% 0

EURO

41,1782% -0.04

STERLİN

49,1894£% -0.13

GRAM ALTIN

3.799,27%0,00

ÇEYREK ALTIN

6.242,00%0,13

BİTCOİN

3227788฿%2.84249

Konya KAPALI 12°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Dr. Orhan Ahmet Şener

Dr. Orhan Ahmet Şener

22 Ocak 2025 Çarşamba

Orta Asya’dan Dünyaya: Türklerin İz Bırakan Yolculuğu

Orta Asya’dan Dünyaya: Türklerin İz Bırakan Yolculuğu
1

BEĞENDİM

ABONE OL

1950 yılından beri Türkler araştırmalar yapan onlarca kitabı Türkçe’ye çevrilmiş günümüzün en önemli Türkologlardan biri olan Fransız oryantalist ve yazar Jean-Paul Roux (1925) araştırma alanını Orta Asya Türk Kültürü ve Tarihi üzerine yoğunlaştırmış, ilk bölümü 1972 yılında yayınlanmış, çevirisi 1990 yılında yapılmıştır. Miladın başlangıcından 1400’lü yıllara kadarki bölümde Türkler için şu ifadeleri kullanıyor: “Kuzey ormanlarından çıkıp geldiler; cesur, dağınık, marifetli ve henüz yolun başındaydılar. Önce bozkıra, sonra Çin içlerine sonra da sonu başı belli olmayan bir sel gibi garba doğru yayıldılar…” M:Ö 6000 yılından beri yeryüzünde varlardı…..

*

Çanakkale’de Anzak askeri olan By. Smith: “Türk Askeri cesurdu, ölmekten korkmuyordu”

*

“Bana Türklerden kurulu bir ordu verin, dünyayı rehin alayım” Napolyon

*

“Dünyada iki bilinmeyen vardır; Biri Kutuplar, diğeri Türkler…”   Fransız tarihçi Alpert Sorel

*

“Türkler öyle bir millettir ki, eğer saldırırsak tamamını yok etmemiz gerekir. Yoksa bir tanesini bile hayatta bırakırsak, yeni bir devlet kurar, intikamını alır.” Adolf Hitler

*

“Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır…” İngiliz Tümgeneral Sir Charles Vere

*

“Türklerden bahsediyorum, düşmanına saldırırken amansız bir kasırga, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız bir düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir güldür… Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek, tabiatını da incitmek bir gaflet olur…” Torguata Tassa-İtalyan Filozof

*

Çinli komutan Hotsun’un Çin prensine savaş alanından dehşet içinde yazmış olduğu mektuptan… “Kafesinden kaçmış birer kartal gibi hiç yorulmamış ve aç kurtlar gibi amansız bir sayan dağı fırtınası gibi geldiler üstümüze prensim… Son askerimiz de orada can verdiğinde ve son bayrak da toprağa düştüğünde onlar hiç arkalarına bakmadan ve sanki hiç savaşmamış gibi sürdüler atlarını bozkıra… Prensim soruyorsunuz… Nasıl durdurabiliriz diye? Efendim ‘Onlar Türkler durdurulamazlar…’

*

“Türkleri seviyorum, onlar Cennetten bir köşe olan bu eşsiz memlekete yakışan eşsiz insanlar. Yaradılışlarında göksel bir azamet, gönül alışlarında ise meleklerde bulunmayan bir mahviyet var. Bu büyük ruhlu milletin arasında vatanımı unutmaktan korkuyorum. Vatan aziz, pek aziz lakin Türk de aziz ve çok aziz.” Conte Da Bonneval-Fransız Komutan

*

Mustafa Kemal Atatürk’e göre Anadolu 7000 bin yıllık Türk yurdu!!! Atatürk, Afet İnan’ın “Türk Tarifi” tezini okuduktan sonra bir sayfanın kenarına el yazısıyla şu notu düşmüştü: “Bu memleket dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tesellisine sahne oldu. Bu sahne en az 7000 yıllık Türk beşiğidir. Beşik dağların rüzgarlarıyla sallandı, beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu… Sonra onlara alıştı , onların oğlu oldu!!! Bu gün o doğanın çocuğu tabiat oldu… Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”

*

“Biz Türküz, tarihimiz ve en yakın mazimize dayanarak Türküz der ve bundan haklı bir iftihar duyarız” Nihal Atsız-Şair-Yazar

*

“Bize çağdışı diyorlar, doğrudur çağlar açtık, çağlar kapattık. Çağlar bizden geri.” Mehmet Akif Ersoy- Şair-Yazar

*

16 Ağustos 1960 günü Sovyet Barış Üyelerinin gözlerinin içini bakarak, “Burada Türkiye’nin toprakları konuşuluyor, bu toprakların Türkiye’ye ait olduğu kaniyim. Her Türk gibi, ben de bir gram Türk toprağa için vücudumdaki yirmi kilo kanı dökmeye hazırım.” Nazım Hikmet Ran-Şair-Yazar

*

“Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.” Atatürk   * “Çanakkale’de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.” Sir Julien Corbet

*

Sir Charles Townsbend isimli İngiliz generalinin Atatürk’le ilgili sözleri ise hala Türk milletinin kulaklarında; “Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.”

*

Türklerle dost ol, ama sakın düşman olma.. Giani de Michelis

*

Artık Türklerle savaşmam onlar çok cesur ve iyi insanlardır… Andreas es Phitades

*

Türkler savaşmaya başlarsa, cehennemde şeytanı esir eder… Cengizhan

*

Türkler, dağlar kadar sağlam ve kaya gibi dayanıklıdır… Cengizhan

*

‘’Benim yaradılışımda bir fevkaladelik varsa oda Türk olarak dünyaya gelmemdir… Atatürk

*

Türk gibi ölüme gülerek bakan birini başka bir ulusta bulamazsınız .Yalnız ona iyi bir komutan gerekir.. Mulman

*

Türk milleti iki bin yıldır profesyonel askerdir. Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun Türk askerinin karşısında düşünmenin hiçte kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler… Donaltsan

*

İnsanı yücelten iki meziyet vardır erkeğin cesur kadının namuslu olması .Bu iki meziyetin yanında hem erkeği hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır icabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak .İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. ’Türkler öldürülebilir ama mağlup edilemezler’’ Fransız imparatoru Napalyon

*

Eğer bir Türk  devleti olmasaydı ,mutlaka yaratmak gerekirdi.. Thıers

*

Paltova’da esir oluyordum .Bu benim için bir ölümdü kurtuldum. Bug Nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi. Gene kurtuldum.. Fakat bugün Türklerin esiriyim denizin , ateşin ve suyun yapmadığını onlar yaptılar: Beni esir ettiler. Ayağımda zincir yok. Zindanda değilim. Hürüm istediğimi yapıyorum  lakin gene esirim, Alicenaplığın. şefkatin, asaletin, nezaketin, esiriyim Türkler işte beni bu elmas bağa sardılar …. Demirbaş Şarl…

*

Türk askeri cesurdur anavatanını sever onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder… Albert Einstein

*

Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa’nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü olamazdı.. Çarneyev (Rus Komutan)

Yazımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu duygu, cesaret ve derin anlam ifade eden sözleriyle bitiriyorum:

*

“Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”

Not: Bu yazı tüm şehitlerimize ve gazilerimize ithaf olunur…

Devamını Oku

THE END… BİR DEVRİN SONU…

THE END… BİR DEVRİN SONU…
5

BEĞENDİM

ABONE OL

Nerede kalmıştık aklıma gelmişken bazı arkadaşlar bunun neden ismi yok beni de yazmamışsın haklılar ama ben neredeyse tabir caizse onyüzmilyon yıl öncesinden bahsediyorum. Filmin sonu çok acı bitmiş sen fragmanda kendimi göremedim diyorsun…

İşin vahim tarafına  bakalım……

Bu Spor mabedinden federasyon başkanları çıkmış..

Erol Bülbül (eskrim)

Metin Şahin(Tekvando)

Hasan Akkuş (Halter)

Erol Kücükbakırcı (Bisiklet)

Hasan Hüseyin Öner (Modern Pentatlon)

Ramazan Arslantaş  (     “                  “        )

Talat Ünlü (Halter)

Hatırladıkça bitmiyor ki…

Bitmezde…..

Mehmet Büyükarıyı aranızda hatırlayan var mı?

Milli bisikletçiydi gazeteci oldu. Doğuda ayağının basmadığı mezra kalmadı. NTV’nin müdürlüğünü yaptı Antalya’da.

Kaderin cilvesi Konya’ya Doğan Haber Aansının (DHA) bölge müdürü oldu 5 yıl görev yaptı.

Türkiye’nin en iyi muhabirlerindendi….

Genel Müdür çıkarttı burası..

Milletvekili de oldu Mehmet Baykan…

Mazhar Vardar vardı beden eğitim öğretmenimiz, on parmağında on marifet.

On metre elleriyle ipe tırmanırdı, beden terbiyesi genel müdür yardımcısı oldu….

Bu kelimeleri inanın aklıma geldikçe daha doğrusu spontane yazıyorum.

24 saat salonda yatıyor derler ya basketbolda Recep Albay…..

Duayen Necati Yeğenoğlunu ve Hasan Özkaplan’ı da unutmayalım.

Kendi dönemimi yazmıyorum o konuyu sonrada ele alırız..

Boksta bir Ali Kılınçoğlu efsanesi vardı.

O yıllarda tribünün altındaki o tek olan ring platformunda buz gibi havalarda yazın da ring tozunu yiyerek mucize yarattı.

1968 yılında Meksika’da yapılacak olan olimpiyatlarda Konya’yı temsil etti..

Daha sonra binlerce öğrenci yetiştirdi; Hasan oğuz, Turhan Çumralı, Hamdi Yiğit, Faruk Deyiş…..

Böyle gider….

Uzun yıllardan sonra anılarımızla birlikte toz duman olan Atatürk Statından bahsediyorum…

Bitmedi sadece burası spor alanı değildi.

Türkiye’nin Konyalının tabiri ile top sahasının içerisinde bulunan tek kamping alanıydı…

Konya’dan gecen turistler burada kamp arabalarıyla konaklarlar Mevlana’yı, Alaaddin Tepesini, Selçuklu Sarayını, camileri tanırlardı…

Alaaddi’nin karşısındaki kiliselerini de ziyaret ederlerdi..

Etliekmeyi. Furun Kebabı’nın da tadına bakarlardı….

Beyler 1970 yıllarından bahsediyorum …

Peki bunu da gecelim son yıllarda olimpiyatlara yetenek seçimi diye  sporcu merkezleri açıldı.

Sonuç hüsran..

Olimpiyatlarda sonuçlarını gördük.

Her neyse konumuz o değil..

O yıllarda stadın altına başarılı ferdi spor yapan çocuklar yatakhanede kalıyorlardı.

3 öğünde beden terbiyesini personel lokantasında karınlarını doyururlardı..

Ahcı Necati Yıkılmaz’ın  yemeğini yemeyen kesin yoktur…

Bu ustamız yurt dışında olsaydı vallahi Fransız ve İtalyan mutfağının üstadı olurdu..

Selçuk Üniversitesi’nin spor bölümleri nasıl ve kimlerle oluştu biliyor musunuz?

Ağırlıklı o stattan yetişen sporcu kimliği olan hocalardan…

Onlardan bir tanesi de Ekrem Boyalı.

Gururumuz, efendiliğin ve asaletin timsali..

O stattan yetişip üniversitede takımlarını Türkiye Şampiyonu yaptılar.

Örneği varsa, bunu diyen bir adım öne çıksın erkekse..

Türkiye Şampiyonu olmayan branş kalmadı.

Buz hokeyi olsa vallahi ondada olurdu..

Akademisyen değil mi?

Bu akademisyenler farklı.

Bunlar top sahasının tedrisatından geçmiş, ömürlerini bu işe vermiş üstatlardır…

Yıkın bakalım..

Beden Eğitim öğretmenlerimiz bu işin yapı taşları.

Bu hocalarımızı nasıl tarif edeyim?

İnan ne gelirse önüme bir isim çıkıyor, kimi dalgıç, kimi yakın dövüş uzmanı, karate komanda, hava indirme..

O dönemde indirseydin ya bunları Kardak Adasına bak ne oluyordu?

Mazhar Vardar

Tezcan Uzcan

Suat Gücüyener

Tahir Dönmezer

Saim Özyuva

Levent ve Bülent Düzen kardeşler

Kamil Çimen

Mesut Topbaş

İlhami Coşkun

Ali Sayın (Tavuk Ali)

Tahir Benli

Mustafa Erkek

Fikret Ünlü

Unuttuklarımızda vardır muhakkak…

O yıllarda milli takımlar (boks, güreş, bisiklet) Konya’nın bu stadyumunda yetiştirdiği isimlerden oluşuyordu..

Bakın arşivlere…

Son olarak Ahmet Topbaş diye bir Beden Eğitimi öğretmeninden bahsedeceğim..

Anadolu Lisesinde (Eski Marif Kolei) görevli..

Bu okuldaki çocukları hentbolla tanıştırdı, pilot branş seçti.

Kendisine helal olsun diye bir sözcük varya işte simdi tam yeri.

Bu okul, bu pırıl pırıl gençler Dünya Şampiyonu oldu..

Olimpiyat yetenek seçimi..

O yıllarda bunun formülünü Topbaş hoca çözmüş..

Formülü burada..

Saygılarımla..

Hoş cakalın

Devamını Oku

Hikayemiz Devam Ediyor. Top Saham Benim

Hikayemiz Devam Ediyor. Top Saham Benim
4

BEĞENDİM

ABONE OL

Hikaye devam ediyor…

Duygularımız, anılarımız, yaşadıklarımız 75 yıllık bir süreçten bahsediyoruz…

Futbolda o kadar çok kulüp vardı ki 1, 2 ve 3. amatör kümede mücadele eden.

Basketbolda öyle ki iki kümede mücadele edildiği zamanlar oldu tüm branşlarda kıyasıya mücadele olurdu.

Demirspor’un efsane başkanını unutmamız mümkün mü?

Ali Gözönü…

Ya Statspor’un başkanı Kazım Aytar..

Amatör ruhun Türkiye’de ki temsilcileriydi onlar….

Kara bekçiyi hatırlayan var mı?

İbrahim abi, elinde jopuyla futbol maçlarına korsan girmeye çalışanları stadın etrafında vallahi dört döndürürdü, çok korkardık.

Tirit Teyfik, Köksal Gürler, Kerim Sargın, Özcan Vanlıoğlu, düdüğü boynundan eksik etmeyen spor kamuoyunun Ani Uluer abisi..

Bunları kim unutur?

Masa tenisçi kızlarımız Selda Doğan, Berrin Altınöz, Aslı Reyhanlı, Yeşim  Ergene..

İsimlerini altın harflerle yazdırmışlardı.

Ya arkadaşlar eskirim takımı vardı o yıllarda bu şehirde Erol Bülbül’ün kurduğu.

Okçuluk vardı arkadaşlar.

Okçuluk bu branşı daha Anadolu’da değil Türkiye’de elle gösterilecek tek tük illerde vardı.

Bakın ne oldu?

Yıl 1982 amatör küme futbol karşılaşmasının birinde kim yenerse kümede kalacak, yenilen küme düşecekti. Dakika 45. Kale önü karambol tribünler ayakta.

Gooollll diye bağıranlar, hayır gol değil diyen itirazlar. Top çizgiyi geçti, geçmedi saha karışmış, oyun durmuş. Hakem kararsız.

Genç yağız delikanlı hakeme dönüyor ‘gol çizgiyi geçti efendim gol oldu en yakın bendim’ diyor..

Hakem santrayı gösterdi maç böyle bitti.

Evet hocam bu goldü diyen kalecinin maalesef takımı küme düştü ama dünyaya örnek oldu İSMET KARABABA..

Bir yıl sonra dünya FAİR PLAY ödülüne layık görüldü.

Fransa’da törenle ödülünü aldı..

Bu gururumuz o yıktığınız, yerle bir ettiğiniz statta yetişti..

Daha bitmedi hikaye devam edecek daha yeni başladık…

Bisikletçi Yusuf Ecevit’i bizim dönemimizden hatırlamayan yoktur.

Yıl 1981 fuar alanı içerisinde küçük yuvarlak bir  alanda, sıkı durun 50 saat, 30 dakika bisiklet üzerinde durdu.

Bu insanın tabiatına imkansız bir durum ama yaptı.

Dünya rekoru kırdı…

O kara yağız delikanlı Konya stadyumunun yetiştirdiği Anadolu Çocuğu idi….

Kadir Türkkan vardı iki kardeşlerdi ikisi de basketbolcuydu.

Gel zaman, git zaman bir film yıldızı kadar yakışıklı olan Kadir abi Türkiye’nin gelmiş geçmiş en ünlü basketbol hakemlerinden biri oldu.

Uluslararası maçlar yönetti.

Ayak basmadığı ülke kalmadı.

O yıkılırken dozerlerin tozunu yutmadı ama basketbolun o parke üzerindeki ince tozu yutarak yetişti yıkılan statta…

Spor salonu derken ben 24 yaşında memur oldum beden terbiyesine.

Yıllarca basketbol oynadığım Atatürk spor salonunun amiri oldum.

10 yaşında girdiğim o hayat okulunda mesleğimi kazanmıştım..

Yaz okullarında yetiştim.

Size o yaz okullarından bahsedeyim birazda.

Açılışlar futbol sahasının içerisinde olurdu.

Her branştan aklınıza ne gelirse, yüzlerce 5 ile 15 yaş arası kız ve erkek çocuklar, antrenörleri başında mahşeri kalabalık.

Aileler tribünlerde inanılmaz görüntüler, heyecanlar, alkışlar.

Geçit töreni her yıl aynı manzara.

Oralardan geldik masa tenisi, basketbol, voleybol ve yüme dallarında lisanslı yarışmacıydım. Derecelerim oldu sayı krallığına oynadım 18 yaşında yılın sporcusu adayı gösterildim, 19 yasında transfer oldum, Augsburg üniversitesi spor kürsüsünde 2 yıl görev yaptım, 30 yaşında Tenise başladım.

Konya şampiyonu oldum…

Tenis federasyonu başkan adayı oldum..

Hem yüzme, hem tenis federasyon il temsilcisi oldum.

Sanırım benden başka kimseye nasip olmadı..

Niye anlatıyorum BENDE BU MABETTE YETİŞTİM, gururluyum.

Tekrar sıkı durun çok önemli bir konuya değineceğim şimdi.

Ne yazık ki maalesef toplumumuzda yozlaşma çok arttı gün geçmiyor ki, öğrenciye şiddet olsun, tacizler olsun, her gün haberlerde..

Ben sosyolog değilim ama Allah şahidimdir yüzbinlerce kız ve erkek çocukların birlikte spor yaptığı binlerce antrenör ve uzmanların görev yaptığı bu Konya Şehir Stadyumunda tam 50 yıldır bunlarla ne karşılaştım ne de duydum.

Açsınlar arşivleri baksınlar…

Ben bilmiyorum, bilen duyan olduysa bir adım öne çıksın…

Burası sadece spor merkezi değildi..

Bir kültür merkeziydi…

Geniş bir aileydi burada babalarda vardı kız kardeşlerde oğullarda vardı, amcalarda, öğretmenlerde vardı.

Buradan kötülük çıkar mı?

Öyle bir sosyal olguydu gazozla simitin paylaşıldığı dünyada tek yerdi burası.

Kapının önündeki köfteci Yusuf.

Şimdiki meşhur KÖFTECİ Yusuf o yıllarda bu seyyar tükrük köfteyi yeseydi vallahi bu mesleği yapmaz yapsa bile ismini Yusuf’a saygısından vermezdi.

Türkiye’deki toprak kortu olan tek statlarından birisiydi 70’li yıllar…

Tribünü vardı ya tribünü oranın girişinde gazozda sattım nohutta.

Vali, belediye başkanı, emniyet müdürü o tenis kulübüne çocuklara madalya takmaya gelirlerdi yarışmalardan sonra…

TOP SAHASI YA TOP SAHASI basite alma.

Tarih devam edecek, konuşulmaya devam edilecek.

Türkiye’nin en entelektüel şahsiyetleri bu stattan çıktı, bilim adamları çıktı…

Haydar Sur diye bir voleybolcu çıktı, PROF Dr, en ünlü hekim oldu, topa vurduğu smaç Allah muhafaza rakibinin başına gelse beyin kanaması kesin geçirir, adeta yerden petrol çıkacak zannedersin.. Kılıç GONBADİ diye İran asıllı bir abimiz vardı. Voleybolcu file önünde sıçradığı zaman dersin kafası tavana değecek öylesine bir sporcuydu..

Yıllarını jimnastiğe vermiş Özgen YÜKSEL abimiz vardı..

Genel müdürler, bankacılar, avukatlar çıktı, siyasetçiler, milletvekilleri çıktı.

BAKAN ÇIKARTTI BU STAT BAKAN.

BEDEN EĞİTİMİ ÖGRETMENİ FİKRET ÜNLÜ CIKTI..

Hem genel müdür, hem milletvekili hem de BAKAN oldu..

Pes etmek yok yeni başladık..

Ustaların elle yaptığı demir, kireç, tuğla yıkılabilir hadi gel anıları yıkalım, terimizi unutalım, hakeme itirazımızı unutalım, ibne hakem söylemlerimizi unutalım, kova kaleci yuh sana unutalım mı?

Şike yaptınız yazıklar olsun diye koro halindeki söylemlerimizi unutalım, aile var beyler küfür etmeyin uyarılarını unutalım…

Yok öyle dava…

Sumru Yavrucak diye sanatçı çıkarttık bu statta büyüdü, büyükelçi. konsolos çıktı.

Bu okuldan Hakan Akbulut Ermenekli bir hemşerimiz..

Dekanlar çıktı, ünlü müteahhitler çıktı, son 50 yıla damgasını vuran sporcu il müdürlerimiz çıktı.

Cemil Ergen….

Tezcan Uzcan..

Vezir Balcıoğlu…

Fazlı Bayram Hadi…

Necati Yeğenoğlu…

Bunların hepsi lisanslı sporculardı zamanında.

İl müdürlerini anmışken bir önceki dönem merkeze alınan bir hemşerimiz Seydişehir Şube Müdürlüğünden geldi.

Abdurahman Şahin çalışkanlığın timsali, samimi, yüzüne bak kalbini oku derler ya aynen öyle bir bürokratımızdı.

Kendi şehrinde yediler..

Esas olan buraya Trabzon’dan müdür tayin etmek değil Trabzon’a Konyalı bir müdürü yollamaktır..

Bu günlük bu kadar..

Hikayemiz devam edecek…

Devamını Oku

Atatürk Stadyumumuzu, Top Sahamızı Nasıl Yıktınız?

Atatürk Stadyumumuzu, Top Sahamızı Nasıl Yıktınız?
5

BEĞENDİM

ABONE OL

10 yaşında tanıştım bu spor mabediyle…

Yaz okuluna gidiyordum saatleri uyduğu için futbolu seçmiştim.

Hafif hava kararıyordu eve giderken.

Babamdan çekinerek evin yolunu buluyordum.

Çünkü babam, eve gecikince kızıyordu ‘nerede kaldın’ diye homurdanıyordu.

O dönemler spor ile uğraşanlar pek takdir edilmez aksine boş gezen, tembel ve derslerinde başarısız olanların ilgilendiği bir uğraş olarak görülürdü.

Bazen antrenmanı bırakır kaçardım soluğu Sultan Hamamı’nın arkasındaki ‘Çingene Mahallesi’nde alırdım…

Bir müddet sonra teyzemin oğlu Ahmet Gürsel Oğuz’un katkısı ile Masa Tenisi branşıyla tanıştım..

Uzun yıllar Cirit’te rekoru kırılmayan aynı zamanda voleybolda oynamış olan ve Teniste yaş gruplarında Dünya Şampiyonluğu bulunan İsmail Serim elimden tuttu.

13 yaşında Masa Tenisi Türkiye şampiyonasına katıldık Ankara’da.

Kim var? Ahmet Gürsel Oğuz, Aslı Reyhanlı, Yeşim Ergene, halen Yalova Üniversitesi’nde yönetici olan Prof Dr. Bülent Yiğit.

Formalarımız yerde sürünüyor, 10 ila 13 yas arasındayız..

İdmanyurdu formasıyla Konya’yı temsil ettik.

Uzun lafın kısası top sahasına buralardan geldik..

Yıl 1977 yılın sporcusu adayı gösterildim.

Daha sonra basketbol oynamaya başladım.

İsmail Serim Beden Eğitimi Öğretmeni Tezcan Uzcan’a götürdü beni.

Bu çocuk yetenekli basketbol oynat” dedi..

Sonra hayatımdaki en büyük değişikliğe imza atmamı sağlayan efsane Gençlik Spor Müdürü Necati Yeğenoğlu’yla tanıştım..

Yıllarca basketbol oynadım.

Kulüpleri yazmaya gerek yok.

20 yaşında Eskişehir’e transfer oldum.

O yıllarda başka şehre transfer nadirdi.

30 yaşında İsmail Serim hocamın zorlamasıyla tenise başladım.

Bu arada üniversitede okurken hocam Erol Bülbül eskrim sporuna başlamamı sağladı.

Üniversitede takımada girmiştim.

Gel zaman git zaman Tenis İl Temsilcisi oldum.

9 yıl bu görevi yaptım.

Bu arada Yüzme İl Temsilciliğini davet üzerine üstlendim..

O top sahasında yaşadık bunları.

Mesleğimi burada aldım.

Ankara Spor Akademisi mezunu oldum..

Devlet beni Yüzme Antrenörü olarak atadı ama ortada havuz yok.

Ha bu arada eski havuzdan bahsetmeden geçemeyeceğim..

Boyu 33 metre eni de sanırım 15 metre.

Yerin altından 200 veya 300 metreden gelen kuyu suyuyla doldurulan bir havuz düşünün..

Hiç unutmuyorum çocuğuz Adana’dan yüzücüler geldi hem yüzme şampiyonasına katılacaklar hem de su topu müsabakalarına.

Çocuklar havuza girer girmez şok yaşadılar.

Havuzun kenarına kendilerini zor attılar.

Ambulans geldi, hipotermi geçirmişler.

Biz akşama kadar o suyun içindeyiz..

Bir de bayanlar günü olurdu.

Bayanları izlemek için ağaçtan düşenler mi aramazsın?

Tam rezalet.

Atatürk Spor Sitesinin bekçileri elinde sopayla bu teşhircileri kovalıyor.

Diyeceksiniz ki arkadaş şu top sahasına gel..

Geliyorum..

Sağ olsun o dönemin rektörü, aynı zamanda Selçuk Üniversitesinin gelmiş geçmiş en önemli rektörlerinden birisi olan Prof. Dr. Halil Çin’in döneminde Almanya’da Augsburg Üniversitesi Spor Bölümünde 2 yıl görev yaptım misafir hoca olarak.

Orada böyle bir tesis gördüysem Allah beni kahretsin..

O top sahası bir olimpiyat köyü desek yeridir..

Almanya’da, İtalya’da, Fransa’da, balkan ülkelerinde vallahi böyle bir yerleşke göremezsiniz..

Gören varsa yazdıklarımdan dolayı af dileyeceğim Konya spor kamuoyundan..

Bulamazsanız göremezsiniz iddia ediyorum.

Bakın bilmeyenlere açıklayayım..

Konya Atatürk Spor Sitesi etrafı duvarlarla çevrili..

2 çim sahası, 2 spor salonu, 2 yüzme havuzu (biri kapalı), bisiklet yarışları için uluslararası velodromu, kum futbol sahası…

Sıkı durun kapalı tribünler altında olan ulusal müsabakalar düzenlenen halter, masa tenisi, jimnastik, judo, güreş ve tekvando salonları.

Türkiye’nin en iyi fitnes ve vücut geliştirme salonu, uzun ve yüksek atlama pisti, uluslararası atletizm pisti, gülle ve çekiç atma platformu, tenis kortları ve açık basketbol sahası.

Burası çok önemli en ez 10 basketbol potası var.

Sabah bir başlıyor gece 12’ye kadar gençler orada basket oynuyordu.

Bekçiler çıkarmasa çocuklar daha da oynayacak.

Peki kapalı bilardo salonu..

Sporculara ve personele 3 öğün verilen yemekhanesi de cabası.

Daha ne diyeyim?

Duygusal bir an yaşıyorum bunları yazarken…

Tekrar sıkı durun buraya günde kaç çocuk girip çıkıyordu biliyor musunuz?

Günde on bin çocuk ve genç bu tesisi kullanıyordu.

Maçlarda köfteci Necati ve yardımcıları.

Karşı siteden sosyete ve zengin insanlar günlük sipariş veriyorlardı evlerine..

O günleri görmüş ve orada köfte yemeyen var mıdır?

Ne oldu..

Yıkıldı geçti..

Ha aklıma gelmişken ismini anmayayım ama eski müdürlerden kendisi.

Stadyum yıkılma aşamasına geldiğinde korkusundan, aman yazmayın, paylaşmayın diye personelini uyaran bu müdür, görevden alındıktan sonra stadyum yıkılmasın diye çok mücadele verdim demesin mi!

Vallahi hayret..

Ne güzel antrenörler geçti abilerim..

Canım feda olsun onlara, ellerinde büyüdük..

İsimlerini yazmak istiyorum ama ismini unuttukları affetsin.

Bisiklette; Süleyman Okur, Sadık Keleş, Nusret Ergül, Nurettin Kirpiksiz, Yusuf Ecevit..

Boksta; Ali Kınıncoğlu, Hamdi Yiğitler, Faruk Değiş, Hasan Oğuzlar.

Atletizmde; ilk akla gelen Muzaffer Tulukcu abimiz. Mehmet Kuşlar, Zekeriya Akdoğan,

Ali Tunç, Kamil Çetin, Ahmet Korkut Yapıcı, Mehmet Ali Uysal, Zekeriya Akdoğan..

Atletizmde Türkiye’de ses getiren aletler bunlar.

İnceleyin hepsi rekortmen..

Hala maratonlara katılan eski İl Müdürü Fazlı Bayram Hadi.

Mustafa Sılay abimiz hocaların hocasıydı.

Basketbol deyince bu spora en büyük katkıyı eski İl Müdürü  Necati Yeğenoğlu vermiştir.

Bu şehri 1. Lig’e taşıdı.

Konyalıyı basketboldaki markalar Fenerbahçe, Efes ve Ülker ile tanıştırdı.

Sağ olsun.

Özcan Vanlıoğlu’nu, Nizamettin Yetişen’i, Kerim Sargın’ı, Kadir Türkkan’ı unutmak mümkün mü?

Sporcuları yazsak sayfa yetmez.

Güreşte Erdoğan Koçak efsaneydi, hala onun yaptığı oyun dünya literatüründe geçerli.

Ya babası Duran Koçak abimiz..

Yüzlerce güreşçi yetiştirdi..

Futbolda kimden bahsedeceğim sayfalar almaz..

Mehmet Oktut, Haldun Üstel, Ali Büyük Bayram, Micik Ali..

Hangisinden bahsedeyim?

Yüzmede; Bülent Yalçın Kayalar, Selahattin Soylar, Yamtar Mehmet.

Ünal Erakman’a bir sayfa açacağım.

Konya’nin yetiştirmiş olduğu en büyük yüzücü..

Onu havuzda görmeliydiniz. Yüzerken suyu titretmezdi.

İstanbul’a gitti boğazı geçme yarışlarına.

Uzun bir maratondu.

Alerjisi vardı, deniz analarının yüzünden bıraktı…

Anında Galatasaray transfer teklifi yaptı gitmedi..

Validen yardım isteyerek “Ben Konyalıyım, yüzücü yetiştireceğim” dedi…

Devlet hastanesinde çok zor durumda bu hayata gözlerini yumdu.

İl spor müdürlerimizi bakalım..

Sami Yavrucağı biliyoruz.

Kızı büyük bir sanatçı Sumru Yavrucak..

Cemil Ergen’i biliyoruz..

On numara insandı..

İl müdürü olarak Uysal İğde geldi.

Adana’dan gelen Muhittin Yıldız’ı da unutmak mümkün değil.

Tezcan Uzcan müdürümüz o çalkantılı dönemde çok zor şartlar altında görev yaptı.

Tüm Konyalı bilir.

Ve Bahtiyar Demir hocamız.

Sert kimliğiyle tanınan Vezir Balcıoğlu da unutulmaz.

Atletizmdeki efsanemiz Fazlı Bayram Hadi.

Necati Yeğenoğlu diye bir mühendis görev yaptı İl Müdürlüğünde.

Top sahasıyla evlendi sanki.

Masa tenisi antrenörlüğüyle başladığı bu kurumda trilyonluk yatırımlara imza attı.

Hem de devletten bir kuruş almadan….

Bilen bilir bilmeyen yanıma gelsin..

Hikaye devam ediyor…

Bitmedi saygı ve sevgilerimle..

Not: Unutulanlarla devam edeceğiz bu yola..

 

Devamını Oku

Metin Aksoy Dosyası (3) Bilinmeyenleri ve Prof. Dr. Cep Herkulu

Metin Aksoy Dosyası (3) Bilinmeyenleri ve Prof. Dr. Cep Herkulu
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Adeta 4 yıl boyunca Üniversitenin üzerine uygulamalarıyla, Sayıştay’la ilgili usulsüz ihale raporlarıyla, hocalarımıza yapmış olduğu usulsüz soruşturmalarla kabus gibi çöken bu malum şahıstan sonra yaralar sarılmaya başlandı. 8 aydır açıkta olan Doç. Dr. Hüseyin Aslan görevine döndürüldü.. Bu haksızlığa imza atan Metin Aksoy dönemindeki dekanların ve yöneticilerin tamamının değişeceğini ümit ediyorum.

Gelelim bu Metin Aksoy’un bilinmeyen yönlerine..

Göreve gelir gelmez ilk işi; ‘Anaokul ve Kültür Merkezi’ isimlerini değiştirmek olmuştu.

Selçuk Üniversitesi İhsan Doğramacı Uygulama Anaokulu ve Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi..

PROF. DR. İHSAN DOĞRAMACI: YÖK’ün ilk başkanı, Hacettepe ve Bilkent Üniversiteleri’nin kurucusu, Kerkük doğumlu dünya çapında tanınan bilim adamı.

Milliyetçi bir vatan evladır.

SÜLEYMAN DEMİREL: Selçuk Üniversitesinden ismi silinen eski başbakanımız ve cumhurbaşkanımız. Isparta İslam köylü. “BENİM GİBİ KÖYLÜ BİR ÇOCUĞU, BU CUMHURİYET BU MAKAMLARA GETİRDİ” diyecek kadar vatanına bağlı büyük bir devlet adamıydı.

Hem İhsan Doğramacı, hem Süleyman Demirel Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşunda önemli rol oynadılar..

Arşivleri bakın hepsi ortada..

İşin en acı tarafı ise ülkenin iki değerinin ismi, 4 yıl boyunca üniversiteye bir çivi bile çakmayan, diplomaları ve geçmişi karanlık bu malum şahıs tarafından kaldırıldı.

Süleyman Demirel ve İhsan Doğramacı’nın senatoda isim değişikliği yapılırken tabiri caizse  o deve dişi gibi koskoca profesörlerden ‘tık’ çıkmadı.. Kuzu kuzu onayladılar korkularından.. Halbuki korku sonradan oluşmaz genetiktir. Yazık….

Gelelim en önemli noktaya..

Araştırdım, Kenan Evren dışında hiç bir Cumhurbaşkanının ismi durup dururken silinmemiş. Bence Metin Aksoy bu hareketiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a mesaj yollama cüretinde bulunmuş..

‘Cumhurbaşkanlarının da isminin silinme yolunu açtım’ mesajı..

Yorumu size bırakıyorum..

GELELİM İKİNCİ ÖNEMLİ KONUYA..

Yazacaklarım sizi çok şaşırtacak, sıkı durun.

Lütfen tüm akademi dünyası, milletvekillerimiz, basın dünyası, yeni atanan rektörümüz, öğrencilerimiz..

Buraya dikkat buyurun..

Kemal Soylu’yu; Konya halkı, basın dünyası, bürokrasi iyi tanır.

45 yıllık gazetecidir. Milliyet Gazetesi eski bölge müdürüdür.

Gazetesi, dergileri, televizyon kanalı vardır.

Bende yıllardır tanırım.

Dalağı dışında bir hemşerimdir, aynı zamanda esprili tarafı da müthiştir…

Kemal Soylu, yeni rektör belli olmadan önce köşe yazısında; ‘4 yıl hiç bir şey yapmayan bu başarısız Rektör Metin Aksoy duyuma göre pılını pırtısını topluyor, yani yeniden atanamıyormuş’ içerikli bir yazı kaleme alır…

Bizlerde yorum yaptık..

Vay sen misin yorum yapan, sen misin bunu yazan?

Başta Kemal Soylu’ya iftiracı söylemleri, bana belden aşağı vurmalar.

Hüseyin Aslan’a gece gündüz küfür ve hakaretler..

Yeni Meram Gazetesi el değiştirdiği tarihe kadar 1950 yılından beri Bahçıvanlar Grubunun bünyesindeydi.

Yeni Meram Gazetesi’nin eski patronu aynı zamanda matbaa ve değişik sektörlerde faaliyet gösteren işletmenin Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hakan Bahçıvan yeniden basın sektörüne dönerek AHB Medya adlı internet sitesini kurdu.

Yıllardır seçim dönemlerinde ülkenin birçok bölgesindeki seçim pusulalarını polis gözetiminde basan ciddi bir kuruluşun başındaki Ahmet Hakan Bahçıvan’da ne yazık ki saldırılardan nasibini aldı.

Bunların işi gücü yalan-dolan.

Yurt dışından yönetilen sahte hesaplarla yaptıkları usulsüzlükleri kurcalayanlara ağızlarına ne geldiyse kolaylıkla yazabiliyorlar.

Bu sahte hesaplardan birisi de PrfDr Cep Herkulu..

Cep Herkülü dese başımın üstüne..

Naim Süleymanoğlu’nun lakabını almış diyecem ama HERKUL lakabını kullanmış.

Sıkı durun..

Bu isim Amerika’dan yönetilen FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜNÜNÜN YAYIN ORGANININ İSMİ..YANİ HERKUL.ORG

Aynen böyle…

Bu şahıstaki cesarete bak yani size savaş açtık diyorlar..

Mesela bunun dışında kimleri hedef alıyor bu şahıs.

Eski rektör Mustafa Şahin sizi çok kullandı diyor Hüseyin Aslan ile bana…

Sıra SÜSLÜ CEM’e gelecek diyor..

Onu da aşağıda verdiğim sahte açılan hesabın fotoğrafına bakınca Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin rektörünü kastettiğini anlıyorsunuz.

Kısacası bize; ‘sizi Mustafa Şahin ve Cem Zorlu’ yönlendiriyor demek istiyorlar.

Eğer bizim anladığımız ‘Cem’den bahsediyorsa merak etmesin. Bizim ‘Cem’le işimiz olmaz. Onu yıllar sonra tanıdık yanlış adrestesin HERKUL

Gelelim Mustafa Şahin hocaya..

Ben Mustafa Şahin’i 4 yıl boyunca 2-3 kez cerrahi bölümünde ziyaret ettim.

Oğlunun düğününe katıldım.

İki kez de rektörlükten ayrıldıktan sonra Düzce’de ziyaret ettim.

Geçenlerde Mustafa Şahin’e; “Hocam bu Cep Herkul iddia ediyor, sen bizi yönlendiriyor musun?” dedim.

Gülerek bana şunları söyledi:

“Ben Hüseyin Aslan’la ayrıldıktan sonra bir kez bile karşılaşmadım. Ortak hareket etmek ne demek?. Sadece bir kaç kez ziyaretim oldu. Ben vefa gösteren bir insanım. Halen Halil Cin ve Abdurahman Kutlu ile de görüşüyorum.”

 

Bu PRFDR CEP HERKULU KİMSE AÇIĞA ÇIKACAK. CUMHURİYET SAVCILIGINA BİLDİRDİK..

 

Yeni atanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Hüseyin Yılmaz hocama sesleniyorum.

Doç. Dr. Hüseyin Aslan benimde bilgim dahilinde adımın da geçtiği çok gizli bir dilekçeyi rektörlüğe veriyor. Sanırım 3 yıl önce.. O dilekçe bir şekilde personelden alınmış ve sahte hesaplardan bana servis edildi.. Böyle bir dilekçeyi kim alabilir? Rektör bile alamaz sanırım.. Bir de Hüseyin Aslan’ın imzası zedelenmiş. Bu konu çok önemli inşallah aynı zamanda hemşerimiz olan rektörümüz hassasiyet gösterecektir..

Hüseyin Aslan hocam bana bu bilinmeyen ‘CEP HERKULU’nu tahmin ettiğini belirterek, “Onu tanıyorum 2 çocuğu var. Ovalıdır kendisi. Erkekse gerçek ismiyle saldırsın. Saklanmasın. Yıllarca yanı başımızdaydı demek ki en büyük kriptoymuş” derken, Ahmet Hakan Bahçıvan ise “Seni devlet bulacak merak etme o zaman görüşeceğiz” demekle yetiniyor

Kemal Soylu’nun görüşünü ise kendi ifadeleriyle yayınlıyorum..

“ABBAS YOLCU OLDU YA SOYTARILARI?.

Selçuk Üniversitesi geride bıraktığımız 4 yıl içerisinde tarihinin en başarısız dönemini yaşadı. Tabiri caizse üniversite dibe vurdu. Biz bu malum zatı eleştirirken bazı yalak, yavşak ve alçaklarda ha bire savundu durdu. Ama sonunda üniversiteyi bu duruma getiren malum kişi defedildi gitti. Emeği geçenleri yürekten kutluyorum. Onun soytarıları da yeni rektörün gelişi ile defolup gidecek. Bunların içerisinde kendisine #cepherkulu diye feyk hesap açarak, ona buna iftira atan bir p*ç var. Onu çok iyi biliyorum. Bana attığı o iftiranın bedelini ona ödeteceğim. Onu veteriner fakültesindeki batmasına bağlayacağım. Domuz suratlı, yumuk gözlü, bacaksız bu onun bunun çocuğu, Abbas’ın köpeği sen daha yargı önünde de hesap vereceksin. Bekle cümbüş yeni başlıyor.”

İnanılmaz olaylarla karşı karşıya bir dönemi sizlerle paylaştım.

Aslında 2022 yılında Konya’nın Nabzı Gazetesi sahibi Mustafa Korkmaz her şeyi o yıllarda anlatmış. Ama maalesef dikkate alınmamış dedikleri.

Burada ÜAK’ta görev yapan Murat diye bir isimden bahsediyor.

Kilit isim bu şahıs sanırım.

Şimdi Ankara’da bir üniversitede memur.

İnşallah devletimiz bu isim üzerinden giderse her şey ortaya çıkacaktır.

Bu devrik rektör şimdide ateşe olmak için yine gizli bir planın peşindeymiş..

Görelim bakalım ne olacak.

Ona son cümlem şu olsun: Viyana’nın Yolları Taştan..

HOŞÇA KALIN..

 

Devamını Oku