35,8609$% 0.2
37,2521€% -0.26
44,5345£% -0.22
3.228,15%0,41
5.230,00%0,19
3523940฿%-3.09207
Ben herkesin Türkçe konuşmaya özen göstermesi taraftarıyım. Türkçe derken Osmanlı Türkçesi hariç Türkçe demek istedim.
Burada bir kere daha izah edeyim ki OSMANLICA diye bir dil yoktur. OSMANLI TÜRKÇESİ vardır. Bazı kişilerin de tam araştırmadan söyledikleri gibi Osmanlıca sadece bir yazı dili de değildir.
Bir Lisan veya Dilden bahsedebilmek için o dilin kendine özgü GRAMERİ olması gerekir. Osmanlıca diye bir dil olmaması da bu yüzdendir. Onun sadece imlâ kuralları vardır. İmlâ kuralı, yazım kuralları demektir. Onun için OSMANLICA diye bir dilden bahsedilmemekte, OSMANLI TÜRKÇESİ denilmektedir.
Sadece yazı dili de değildir, o yazı Arap harfleri kullanılarak yazılırdı. Eski harfler Arap harfleri idi 1928 harf devrimi ile Lâtin harflerine geçilmiştir fakat konuşulan yine aynı, o da Osmanlı Türkçesidir. Osmanlı Türkçesi Arapçadan, Farsçadan ve Türkçeden pek çok miktarda kelime almış, ağırlıklı olarak bu üç dilden oluşmuş (eski Türkçe MÜREKKEB) bir dildir. Arapça’dan geçen kelimeler kendi imlâ kaideleri ile Farsçadan geçenler Farsça imlâ kaideleri ile Türkçe köklü kelimeler de Türkçe imlâ kuralları ile Osmanlı Türkçesinde yer aldıkları gibi, bir de üstüne üstlük Arapça-Farsça terkipler yapılmış ve hatta Arapça köklerden Osmanlı Türkçesine özgü kelimeler yapılmıştır. Bir örnek TAYYARE kelimesidir ki Arapça uçmak veya kuş anlamına gelen TAYR kelimesinden uçak manâsında bir kelime uydurulmuştur. Arapça’da bu kelime hiç bir manâ ifade etmemektedir.
Dolayısıyla Osmanlı Türkçesindeki kelimeler bilinmeden ve hatta iyi bilinmeden zaten eski harflerle okuma da yapılamaz, yazma hiç yapılamaz. Öyle ki, farklı manâlarda aynı kelime hem Arapçadan hem Farsçadan dile geçmiştir. Bundan dolayıdır ki eskiden OKURYAZAR diye bir kavram vardı. Eskiden Osmanlı Türkçesine hakkıyla vâkıf olanlar
(Tam manâsı ile eski Türkçeyi bilenler) zaten Arapça ve Farsça dillerini de bilen kişilerdi.
Kaldı ki, Osmanlı Türkçesi halka inememiş sadece bir Saray dili, Edebiyat dili ve Bürokratik dil olarak kalmıştır. Âdeta bir üst dildir.
Bu nedenle de DİVAN EDEBİYATI ve HALK EDEBİYATI olmak üzere iki Edebiyat gelişmiştir.
Ve yine bu nedenledir ki Osmanlı’da okur Yazar oranı oldukça düşüktür. Okuryazarlık ancak 1928 harf devrimi sonrası artmıştır. Bu büyük bir devrimdir.
Bütün bunlarla demek istiyorum ki, eski Osmanlı Türkçesine özenerek taklidi bir şekilde eski kelimeler kullanmayalım. Çok hata yaparız ve bazen de komik duruma düşeriz.
Bir dönem Halk TV Programcısı Fatih Ertürk’ten bir örnek vereyim. Israrla yanlış kullandığı MASUNİYET ve MASUMİYET kelimelerini bir yazımda açıklamıştım. Fatih Ertürk o kadar yıldır Parlamento muhabirliği yaptıktan sonra MASUNİYET kelimesi yerine MASUMİYET demesi çok yanlıştır. Israra gerek yok ki, niçin kelimenin TÜRKÇE karşılığı DOKUNULMAZLIK tabirini kullanmaz?
Bir gün yine sosyal medyada, facebookta, bir arkadaşın DUYGULANDIM kelimesi yerine
MÜTEHASSIS OLDUM dediğini okudum. Birisi çıkıp siz ne mütehassısısınız? diye sorsa ne cevap verecek? Zira MÜTEHASSIS, UZMAN demektir. DUYGULANDIM demek isteyen kişi MÜTEHASSİS OLDUM der, yani böylece HİSLENDİM demek ister. Onun için öz Türkçe kelime kullanmak daha doğru değil midir?
Bu konuda yüzlerce örnek verilebilir. Ben bugün rastladıklarımdan iki örnek verdim. Benim yine bu konularla ilgili GALAT Kelimeler ve Galat kabul edilemeyecek yanlışlar diye uzun da bir yazım ve çalışmam var. Biraz uzundur. Belki bir gün parçalar halinde buradan yazarım.
Bu yazımda, kimse “Eski Türkçe, okuma-yazma öğrenmesin, gereği yok!” gibi bir anlam da çıkarılmasın. Bilâkis, ben öğrenilmesini hep öneririm.
Kendim de Osmanlı Türkçesini yeterince bilirim. Bizim evde eşim de, kızım da biliriz ve okuruz. Benim hat yazıları okuma merakım da vardır. Benim, anlatmak istediğim, Osmanlıca özgün bir dil olarak kabul edilemez. Onun için Osmanlı Türkçesi denir. Özenti olarak ve çok iyi bilmeden konuşmaya kalkmak ve eski tabirler ve kelimeler kullanmak ise kişiyi bilgili göstermez, komik duruma düşürür bilenlerin gözünde.
Herkese, aydınlık, güzel, umutlu günler, yarınlar diliyorum.
Aşağıda, kütüphanemden 1317 baskılı (1901) KAMUS-I TÜRKİ cildini ve ilk sayfalarını gösterir fotoğraf paylaşıyorum. KAMUS-I TÜRKİ, Şemseddin Sami tarafından yazılmış ilk Türkçe Lûgattır. Türkçe kelimelere yer vermiştir ve Osmanlıca değil TÜRKÇE lûgat olarak adlandırır kitabını.
VEFA DUYGUSU
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
çok çok güzel .sağ olun. apartmanların kör cepheleri sıvasız.delikli tuglalar görünüyor. ısı kaybı ve cevre kirliliğne sebeb oluyor.maddi kayıplarada sebeb oluyor. saygılarımla