DOLAR

36,0211$% 0.07

EURO

37,1655% 0.06

STERLİN

44,5193£% -0.07

GRAM ALTIN

3.377,23%0,38

ÇEYREK ALTIN

5.570,00%0,20

BİTCOİN

3545459฿%1.28759

Konya PARÇALI BULUTLU -1°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Osman Nevres Yılmazlar

Osman Nevres Yılmazlar

11 Şubat 2025 Salı

Hayalimdeki Konya

Hayalimdeki Konya
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yıl 1985 11 yaşındaki Uğur İbrahim; Takkeli Dağlara doğru her baktığında başını sallayarak “şehrimizin fonu olan şu Takkeli Dağlar orman olsaydı” diye düşünür ve iç geçirir. Evlat kusura bakma 1985 te biz senin iç geçirdiğin dağları yeşillendirmeye başlasaydık. Bu gün sen Kule Sitenin üst katından Konya’nın yeşil fonunu seyreder ve biz büyüklerine teşekkür ederdin. Bundan eminim. Düşündük ama şu sebep bu sebep, gerçekleştiremedik. Sevgili Uğur İbrahim biz senden özür dileriz.

Sen de gelecek kuşaklardan özür dilemek zorunda kalmak istemiyorsan iyi dinle!

Selçuklu eski Belediye Başkanımız  Sayın İsmail Öksüzler’e 1997-99 gibi İl Çevre Müdürü Mehmet Bilgiç’le beraber Büyük Şehir Belediyemiz önünde rastladık. Ayaküstü bir sohbette; Yahu çocuklar Rahmet Ormanı adıyla bir ağaçlandırma sahası planlıyorum ama param yok, bana Çevre Koruma Vakfı’ndan destek sağlayabilir misiniz ? dedi. Biz de Vali beye anlattık. Parasal destek tamamdı.

Selçuklu Belediyesi’nin imkanları dışında, Valilik, Orman Bölge Müdürlüğü, İl Çevre Müdürlüğü, TEMA Konya İl Temsilciliği ve  birçok kurum ve kuruluşun desteğiyle “Rahmet Ormanı” na bir kampanya şeklinde fidanlar dikildi. Katkıda bulunan herkes gibi bizde rahmet ormanını gördükçe ne güzel bir şey yapmışız diye seviniriz..

Selçuklu Belediye Başkanı’mız Ahmet Pekyatırmacı geçtiğimiz günlerde Konya’nın Sesi Gazetesi yetkililerini kabulünde “Takkeli Dağlara Teleferik Yapacağız” müjdesini vermiş, gazetenin bu haberi benim uyuyan ruhumu ateşledi. Selçuklu Belediyesi’ne ağaçlandırma yardımının yapıldığı günlerde; Mahalli Çevre Kurulu toplantısında: Orman Bölge Müdürü Sayın Nurettin ÖZKAN gündem dışı konuşmasında: Selçuk Üniversitesinin üstünden başlayarak “Takkeli Dağların teraslandıktan sonra, havadan uçakla tohum atılarak orman haline getirilebileceğini” anlattı. Bu görüş başta valimiz, herkesin hoşuna gitti. Biz İl Çevre Müdürlüğü’nde konu üzerinde çalıştık.

Yapılacak proje 40 yıl ötesini hayal eden bir proje olmalıydı. Zira havadan tohum atarak ağaçlandırma yapılacağına göre, tüm konyalıyı bilgilendirmek, ilkokuldan başlayıp orta ve lise öğrencilerinin gözünü gönlünü bu projeyle tanıştırmak, sahiplendirmek  gerekiyordu.

Şu düşünce öne çıktı. Belediyemizce ressamlara veya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne Kule Site’den bakarak Takkeli Dağların ormanlıkmış gibi resminin yaptırılması. Bu resmin çoğaltılarak tüm okulların salonlarına, Konya’nın tüm park ve meydanlarına asılarak yayımlanması…

Okumakta olan çocuklarımız gelecekteki yöneticilerimiz, Valilerimiz, Belediye Başkanlarımız olacağının bilinciyle projenin ebedi sahiplendirilmesi…

Böyle olgunlaşmış bir proje bir türlü hayata geçirilemedi. Neden uzunca bir süre bu projenin arkasında duramadım. Kişisel olarak üzgünüm. Yuh bana…

Selçuklu Belediye Başkanımız Sayın Pekyatırmacı’nın teleferik projesi tamam, ancak orman olmasını düşündüğümüz ve Konya’mızın fonu olacak “Takkeli Yeşil Konya”nın asla yapılaşmaya açılmaması konusunda dikkatli olmamız gerekmektedir.

Haydi Uğur bey, haydi Ahmet bey..

Alın suluboya fırçasını elinize 30-40 yıl sonrasına Konya’nın fonunu yeşile boyayalım.

Hoşça kalın.

Devamını Oku

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Sulak alanların korunmasının önemine dikkatini çekmek için, 1997 yılından bu yana;    2 Şubat;  Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor. Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi, 1971’de İran’ın Ramsar kentinde imzalandı.

Sulak Alan Nedir ?

Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, tüm sığ göl, lagün, delta ve korunaklı kıyılar sulak alan olarak nitelendiriliyor. Sulak alanlar, yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca göçmen kuşun, okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır.

Dünya’nın en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturan sulak alanlar, yalnız bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlikleridir. Sulak alanlar yok olurken sadece ekosistemler değil, çevresindeki sosyoekonomik ve sosyokültürel yaşam da yok oluyor.

Sözleşmeye 1994 ten beri tarafız.

Ülkemiz, Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’te resmen taraf oldu. Bugüne kadar Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü, Gediz Deltası, Yumurtalık Lagünü, Meke Gölü, Kızören Obruğu, Kuyucuk Gölü ve Nemrut Gölü olmak üzere 14 sulak alan Ramsar sözleşme listesine dahil edildi. Uluslararası öneme sahip bu alanlarla birlikte Türkiye’de toplam 2.155.045 hektar alanı kaplayan, 135 sulak alan bulunuyor.

Ayrıca Ramsar Sözleşmesi uyarınca 17 Mayıs 2005 tarih ve 25818 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” yürürlüğe girdi.

TEMA Vakfı 2025 yılının” 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü” temasının “Ortak Geleceğimiz İçin Sulak Alanları Korumak” olduğunu açıkladı.

Küresel ısınmadan kaynaklı olarak; doğal afetler sıklaşmaya başladı ve büyük kısmı da sularla, sulak alanlarla ilgili. Bu olumsuz eğilimin de devam etmesi bekleniyor.

Bununla beraber, toplumun büyük bir kısmı sulak alanların rolü ve bunların bizim dünyamızı ne kadar koruduğunun farkında değil. Çoğunlukla sulak alanlara farklı şekillerde kullanılabilecek boş araziler gözü ile bakılıyor. Bilim insanlarının açıklamalarına göre, 1990’dan bu yana dünya çapında sulak alanların yüzde 64’ü yok oldu.

TTKD Bilim Danışmanı Dr.Erol Kesici:         

Türkiye’nin 14’ü Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınan sulak alanların neredeyse yarısını hidrolojik ve ekolojik bakımdan kaybetmek durumda olduğunu anlatan Dr. Kesici, şunları söyledi: “Kurutma, doldurma, suların kesilmesi vb. insan odaklı müdahalelerle kaybedilen göl ve sulak alanlardaki su kütlesi miktarı 1,3 milyar hektar. Yani son 50 yıl içerisinde 24 Eğirdir Gölü veya 3 Van Gölü ya da Marmara Denizi kadar sulak alan kurudu.”

Dr.Erol Kesici, tüketimde dikkatli olmamız gerektiğini, sulak alanların hızla kuruması ve kirlenmesinin birçok ülkede kuraklık, suya ulaşamama, tarımsal gıdaların azalması ve pahalılık, ormansızlaşma ve biyolojik çeşitliliği oluşturan dünyadaki canlı türlerinin azalması gibi sorunlara yol açtığını açıklıyor.

Türkiye Çevre Platformu’nca 2.Şubat akşamı Saat 20.00 de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Fikret AKINERDEM’in katılımı ve sunumuyla İnternet ortamında bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Akınerdem hocaya çok teşekkür ediyorum.

Çölleşme tehdidi altındaki “Konya Kapalı Havzası” için vakit daha da geç olmadan ciddi önlemlerin alınmasının tam zamanıdır.

Hoşça kalın.

Devamını Oku

KOP BÖLGESİ EYLEM PLANI AÇIKLANDI

KOP BÖLGESİ EYLEM PLANI AÇIKLANDI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ev sahipliğinde Konya’da gerçekleştirilen KOP Eylem Planı Bilgilendirme Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada:  Konya Ovası Projesi (KOP) Eylem Planı kapsamındaki 166 projeye, 2024-2028 döneminde, yaklaşık 350 milyar lira kaynak ayrılmasının öngörüldüğünü söyledi. KOP Bölge Kalkınma İdaresinin merkezi olan Konya’nın, tarımın yanı sıra son yıllarda sanayi sektöründe de önemli bir atılım gerçekleştirdiğini, özellikle savunma sanayisinde ürettiği yüksek teknolojili ürünlerle hem yurt içinde hem de uluslararası alanda dikkat çektiğini ifade etti. Yılmaz, KOP Bölgesi’nin Konya, Aksaray, Karaman, Niğde, Kırıkkale, Yozgat, Nevşehir ve Kırşehir illerinden oluştuğunu hatırlatarak, “2003-2024 döneminde KOP Bölgesi’ne 575 milyar liralık kamu yatırımı gerçekleştirdik.” Dedi.

Bölgede 2002’de 448 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunun, yaklaşık 5 kat artarak 2861 kilometreye yükseldiğini, 2002 yılında bölgede otoyol bulunmazken bugün 302 kilometre otoyol bulunduğunu bildiren Yılmaz, bölgeye 2002 yılından bugüne kadar 1073 kilometre hızlı ve yüksek hızlı trenler için demir yolu hattı inşa edildiğini söyledi.

Yılmaz, Ankara-Konya YHT, Konya-Karaman Hızlı Tren ve Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas YHT hatlarını içeren bu hattın uzunluğunun ülkedeki hızlı ve yüksek hızlı demir yolu hattının yaklaşık yarısını oluşturduğunu aktararak, Kapadokya, Mevlana Müzesi, Çatalhöyük, Derinkuyu Yeraltı Şehri gibi uluslararası turizm değerlerinin dünya çapında destinasyonlar haline geldiğini ve 20 yıl önce 2 milyon olan turist sayısının bugün 5 milyonu aştığını bildirdi.

Bölge için en önemli meselenin su kaynaklarının sürdürülebilirliği olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Öncelikle suyu çok verimi kullanmamız lazım. Tarımı çok daha akılcı hale getirmemiz lazım. İnsan unsurundan kaynaklı obruklar görmek istemiyoruz Su varlığıyla bitki deseni arasındaki uyumu güçlendirmemiz lazım. Bunları yapmazsak geleceğimizi, çiftçilerimizin geleceğini riske atmış oluruz.” dedi.

Yeni eylem planında Özellikle Çumra ve Ova Sulama birlikleri sahaları büyük oranda su israfına yol açan açık toprak kanalla sulandığından bu bölgedeki şebekenin beton sızdırmazlığının sağlanarak, yılda yaklaşık 600 milyon metreküp ve kanalda kaybolan 70 milyon metreküp suyun tarıma kazandırılması öngörülüyor. Bu amaçla APA Barajı Sulaması Kanal Rehabilitasyonu Projesi’nin yeni dönemde hızlı bir şekilde ilerletilmesi hedefleniyor.

Aksaray Güzelyurt Manastır vadisinde yeni destinasyon çalışmaları yapılacak.

Söz konusu dönemde 170 milyon metreküp suyun bölgeye ilave olarak getirilmesi hedefleniyor. Ayrıca 173 bin hektar sulama alanında rehabilitasyon yapılması, sulanan alan miktarının 64 bin 472 hektar artırılması ve yer altı su seviyesindeki düşüşün durdurulması planın amaçları arasında yer alıyor.

KOP 2024-2028 Dönemi Eylem Planı ile ilgili olarak yapılan açıklamalar ve tespitler güzel, hoş ama özellikle Konya Ovası’nın çölleşme tehlikesiyle ilgili neler öngörüyor? buna bir bakmamız gerekiyor. Konya Kapalı Havzası’nın su bilançosu yıllık 2 Milyar Metreküpün üzerinde açık vermektedir. Bölgede yeni ürün deseni belirlenmeden, Su kaynaklarının verimli kullanımı sağlanmadan, Beyşehir Gölü’nün su varlığı gözetilmeden, Havzadaki yeraltı su seviyelerinin yükseltilerek; Tuzgölü’nün tuzlu sularının havzaya akışını durdurmadan, Konya Ovası’nın çölleşmesini önlemek mümkün değildir diye düşünüyorum.

Hoşça kalın.

Devamını Oku

Konya Kapalı Havzası Nereye

Konya Kapalı Havzası Nereye
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Konya Kapalı Havzası ülkemizin 26 havzasından biri olup; Türkiye’nin toplam alanının % 7 sine denk gelen ve yaklaşık 50.000 km2 lik bir alanı kapsamaktadır. Havzada; Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Ankara, Nevşehir, Isparta, Antalya İllerine bağlı 39 İlçe bulunmaktadır. Bünyesinde 9 alt havza ve 18 adet  yer altı su deposu barındırmaktadır.

Havza Çölleşmeye Adaydır.

Son 40 yılda havzada bulunan Ereğli Akgöl Sazlıkları, Hotamış Gölü, Suğla Gölü , Bolluk Gölü, Meke Gölleri ile Eşmekaya Sazlıkları, Süleymanhacı Gölü, Güvenç Gölü vb.. sulakalan ve göllerimiz kurumuştur.

Ülkemizin en büyük tatlı su gölü Beyşehir Gölü’ nden Konya ve Isparta illeri tarımsal sulama amaçlı olarak aşırı su çekmektedir. Beyşehir Gölü yarı yarıya küçülmüştür. Hızla su kaybetmesi dışında; tarımsal kirlenme ve ötrofikasyon sorunları vardır.

Tuz Gölü Tekel idaresine bağlı 3 adet tuzlanın kapatılıp; tuz üretiminin özelleştirilmesiyle göl ekolojisi zarar görmüş, göldeki 10 civarında firmanın havuz oluşturmak ve yol yapmak için dışarıdan getirdikleri 2.340.000 Metreküp hafriyat tuz oluşumunda etkili gözenekleri tıkayacağı için gölün ölüm fermanı gibidir. Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesidir. Çevre Bakanlığı böyle bir uygulamayı nasıl onaylar akıllara ziyan bir durumdur. Bu yanlıştan mutlaka dönülmelidir.

Havzada tarım deseni değişmiş olup; ekilen sucul bitkiler ve vahşi sulama nedeniyle ve yüzey sularının yeterli olmaması sebebiyle yeraltı sularımızdan aşırı su çekilmektedir.

Havzadaki su bilançosu her yıl 2 Milyar metreküp ün üzerinde açık vermektedir. Bu hesaplamaya Mavi Tünel Projesi ile Göksu Nehrinden getirilecek 414 Milyon metreküp su dahildir. Mavi Tünel Projesi önemlidir, ancak havzayı kurtaracak boyutta bir proje değildir.

Esas unutmamamız gereken Karapınar İlçesi  60 lı yıllarda yoğun rüzgar erozyonu yaşamış ve devletimiz erozyon önleme projesi uygulamıştı. Sonra konu gevşemiş, unutulmuş olup halen Karapınar Bölgesi erozyona maruzdur. Türkiye’nin en az yağış alan 2 yerden biridir. Yanı başındaki Akgöl kurudu. Yer altı su seviyesi aşırı düşmektedir. Yer altı su seviyesinin çok düşmesi nedeniyle bölgede oluşan obruklar son yıllarda çok artmıştır .Köylerin  hemen yanındaki çökmeler  korkutan boyutlara ulaşmıştır. Yeraltı su kotunun aşırı düşmesi sebebiyle Tuzgölü’nün tuzlu suları Konya Ovası’na doğru akışa geçmiştir. Bu durum çok vahimdir.

Önümüzdeki 40 yıl içinde Küresel İklim Değişikliği etkisiyle Konya Kapalı Havzası’nın su varlığında yarı yarıya azalma olacağı bilim insanlarınca öngörülmektedir.

Devletimiz  Olayın Bilincinde:

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün  açıklamaları şöyle: Havzada;

*Sulak Alanların % 65 i yitirildi.

*Göller kuruma noktasına geldi.

*Havzada kuraklık şartları egemendir.

*Yer altı Su seviyesi gittikçe düşüyor.

*Taban suyunun düşmesi uzun vadede çölleşme tehlikesini beraberinde getirmektedir.

*Bir çok tür yok olmakta ve toprak çöle dönüşmektedir.

*Emniyet sübabı niteliğindeki dinamik yer altı suyu rezervinden  fazla su çekilmektedir.

Bize Düşen Görev:

Konuyu çokça konuşmak, anlatmak. Yerel Yöneticilerimizi uyarmak, konunun ülkemiz gündeminde yer almasını sağlamaktır.

Hoşça kalın.

 

Devamını Oku

Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son yıllarda küresel ısınmanın ve azalmakta olan doğal kaynakların olumsuz etkileri

kişisel yaşantımızda ve tüm dünyada hissediliyor. Meydana gelen bu farkındalık sürdürülebilirlik kavramının öne çıkmasını sağlıyor.

İlk olarak 1983 yılında BM’nin Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından “Ortak

Geleceğimiz” raporu yayımlandı. Bu raporda sürdürülebilirlik kavramına yer veriliyor.

Sürdürülebilirlik kavramı nedir? Tüm canlıların yaşamlarını bugün ve gelecekte tehlikeye

sokmadan üretim yapmaktır. Sürdürülebilirlik; temel olarak çevre koruma, ekonomik büyüme

ve sosyal gelişim başlıklarıyla açıklanıyor.

1-Sürdürülebilir çevre anlayışı mevcut kaynakların sınırsız olmadığını bilerek doğal

kaynakların dikkatlice kullanılması anlayışını öne çıkarmaktadır.

2-Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik doğal kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ve

gerektiği kadar tüketilmesi anlamındadır. Aşırı tüketim madenleri ve gıdaları yok ediyor.

3-Sosyal gelişim açısından sürdürülebilirlik ise; insan haklarının ayrım gözetmeksizin tüm

toplumlarda korunmasını istiyor. Eğitim, sağlık, sosyal adalet, güvenlik, ulaşım, su ve elektrik

gibi konular bu başlıkta yer alıyor.

Sürdürülebilir Yaşam: Alt başlıklara ayrılsa da tüm sürdürülebilirlik unsurları birbiriyle

ilişki içinde bulunuyor. Sosyal açıdan yeterince çevre bilincine sahip olmayan toplumlar

Sürdürülebilirlik temelleri üzerinde oturmayan ekonomiler doğal kaynakları sınırsızmış

gibi kullanıyor. Bu kaynakların aşırı tüketimi, canlıların bugününü ve geleceğini tehlikeye atıyor.

Bunun en basit örneği son zamanlarda çeşitli elektronik cihazların üretiminde gözleniyor.

Yapımında maden kullanılan elektronik bileşenlerin piyasada bulunurluğu geçmişe kıyasla daha zor hale geliyor. Bunun temel sebepleri arasında yoğun tüketim sonucu bitme noktasına gelen maden kaynakları yer alıyor. Ancak sürdürülebilir üretim modeli bu problemi yok edebilir.

Sürdürülebilir üretimde bozulan cihazlar geri dönüşüm tesislerinde işleniyor. Böylece işe

yaramaz atık miktarı neredeyse sıfır seviyesine getiriliyor ve yeni cihazların üretimi için maden ocaklarına bağlılık azaltılıyor. Geri dönüşüm işlemi üretim faaliyetlerinin çevreye olan olumsuz etkisini de oldukça düşürüyor.

Sürdürülebilirlik ilkeleri, özellikle gelecek nesiller için huzur dolu bir yaşamın yanı sıra

devamı gelecek bir kültür oluşturmayı da amaçlıyor. Bu ilkeler; temel olarak üretirken ve

tüketirken tüm canlıların haklarına saygıya dayanıyor. Herkes için daha iyi bir dünya oluşturmayı amaçlayan sürdürülebilirliğin ilkelerinden bazıları şu şekilde sıralanıyor:

Yalnızca gerektiği kadar satın al ve tüket.

Tüketirken diğer canlıların ihtiyaçlarını da hesaba kat.

Enerjiyi verimli kullan ve yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih et.

Geri dönüşüme uygun ürünleri kullan.

Eylemlerinin sonuçlarını hesaba katarak hareket et.

Atık üretimini sıfırla veya atıkları farklı bir fayda üretmek için kullan.

Sürdürülebilirliğin geniş ve kapsamlı bir konu olduğunu okuyunca anlamışsınızdır.

Sürdürülebilirlikle ilgili alt başlıkları sonraki haftalarda sırasıyla işleyeceğiz.

Hoşça kalın.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.